Emirdağ Lâhikası - page 543

Cemiyeti namına bana tebrik yazana cevap verirsiniz. o
taraftaki nur Şakirtlerine ve nur eczalarına himayetkârâ-
ne alâkadar olsunlar.
Sa l i sen:
Atabeyli metîn ve ciddî bir kardeşimiz Ab-
dullah Çavuş’un yazdığı mektubu tasdik ediyorum. kırk
sene evvel hadislere verdiğim mananın yeniden bu za-
manda tevili görünüyor. Muannitler dahi itiraf etmeye
mecbur oluyorlar. Ve istibdad-ı mutlakın cehennemî aza-
bını dünyada da çekmeleri,
Siracünnur
’un Beşinci Şuaı
ile verdiği haberleri zaman tasdik ediyor. Hem samsun-
lu İhsan’ın samimî mektubu gösteriyor ki, buraya gelen
tam bir takım nur eczalarını kendine alan samsun’un bir
meb’usu o havalide nurlu bir uyanmak ve intibaha vesile
olmufl ki, böyle İhsanlar yetifliyor. İhsan’ı o zat ile bera-
ber dualarımıza dâhil ediyoruz.
Ra b i an:
Yirmi dokuzuncu sözün keramet-i elifiyesi
hakikaten harika olduğu gibi, makineyle bu tarzda bu ka-
dar güzel çıkması yazanın da bir harikasıdır. Umuma se-
lâmlar.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Hastavememnunkardeşiniz
SaidNursî
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ıı | 543 |
met, ihsan-ı İlâhî.
mebus:
milletvekili.
metîn:
özü ve sözü doğru, sebat-
kâr, itibar ve itimat edilir.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
nam:
ad, yerine.
rabian:
dördüncü olarak.
salisen:
üçüncü olarak.
samimî:
içten, candan, gönülden.
selâm:
insanların birbirleriyle kar-
şılaştıklarında kullandıkları, yakın-
lık, dostluk ve saygı ifade eden
söz veya işaret.
siracünnur:
Nurun lambası anla-
mında Risale-i Nur külliyatından
bir eser.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tarz:
biçim, şekil.
tasdik:
doğrulama, onaylama.
tevil:
Kur’ân ve hadislerin açıkla-
masında, geçerli bir delil veya se-
bepten dolayı, ayeti ilk bakışta gö-
rünen manasından alıp, taşıdığı
diğer manalardan, bir veya birkaçı
ile tefsir etme.
umum:
herkes.
vesile:
aracı, vasıta, sebep.
zat:
kişi, şahıs.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
aziz:
muhterem, saygın.
cemiyet-i kudsiye:
mukaddes
cemiyet, kudsî topluluk.
ciddi:
önem verilen, titizlik
gösterilen.
diyanet:
din işleri ile ilgilenen
kuruluş, teşkilat.
ecza:
cüzler, parçalar, kısımlar;
ciltlenmemiş kitap formaları,
cüzler.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd
olsun, Allah’a şükür.
evvel:
önce.
hadis:
Hz. Muhammed’e (asm)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başka-
sına ait söz, iş veya davranış.
hakikaten:
doğrusu, gerçek-
ten.
harika:
olağanüstü vasıflar ta-
şıyan ve hayranlık hissi uyan-
dıran.
havali:
bölge, etraf, çevre, ci-
var.
himayetkârâne:
korumaya
çalışarak.
intibah:
uyanış.
istibdad-ı mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tanımayan tam
baskı, tam diktatörlük.
keramet-i elifiye:
elif ile ilgili
keramet, Risale-i Nur Külliya-
tının bazı risalelerinde her say-
fadaki bütün eliflerin alt alta
gelmesiyle ortaya çıkan kera-
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
1...,533,534,535,536,537,538,539,540,541,542 544,545,546,547,548,549,550,551,552,553,...1032
Powered by FlippingBook