Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, türk başmu-
rahhasının, yâni İsmet’in, eskiden kökleşmiş ve köhne ol-
muş engellerden kurtulmak hususunda türk milletine bes-
lediği kat’î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksat
altında İslâmiyet düflmanlarına ivaz diye takdim ettiğini
sormak lâzımdır.
konferansın birinci defasında türk baflmurahhası, biz-
zat karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne, ya-
ni Mustafa kemal’e bildirmek zorunda olduğu için, mem-
lekete dönüyor; kendisini Haydarpafla’dan Ankara’ya gö-
türen tren ve devlet reisini (Mustafa kemal) İzmir’den An-
kara’ya götüren trenle eskiflehir’de bulufluyor. Bir arada
ve bafl bafla seyahat... sonra Ankara gizli meclis toplan-
tıları… Fakat esas meselelerde daima bafl bafla. Mustafa
kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: “din öldürü-
lecektir.”
lozan konferansının ikinci sayfası: “..... Artık her fley
türkiye hesabına çantada hazırdır. Yani dini terk ile her-
fley yapılacak. Yeni hizbin (kemalizm ve İsmet hükûme-
ti) bundan böyle, bu millette, İslâmiyeti katletmek prensi-
biyle hareket etmekte, hasım dünyanın kumandanların-
dan, yani düflman ehl-i salip kumandanlarından, dini vur-
makta daha hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bil-
hassa hudut dıflı değil de, hudut içi ve millî irade yaftası
altında çalıflacağı flüpheden varestedir.”
azim:
niyetli, kesin kararlı.
bilhassa:
özellikle.
bizzat:
kendisi, şahsen.
defa:
kere, kez, yol.
hasım:
düşman, rakip.
| 538 | Emirdağ Lâhikası – ıı
heves:
bir şeye karşı duyulan
istek, arzu.
hizb:
takım, birkaç kişilik ar-
kadaş takımı, fırka, bölük.
hudut:
sınırlar.
husus:
mevzu, konu.
içtima:
toplantı.
iktibas:
alıntı.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi
yapıp yapmama konusunda
için olan iktidar, güç.
ivaz:
bir şeye bedel olarak ve-
rilen veya alınan şey, karşılık,
bedel.
kast:
niyet, düşünce.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
köhne:
eski, eskimiş, yıpran-
mış, bakımsız kalmış, terk edil-
miş, harap, metruk.
kumandan:
komutan.
maksat:
kast, amaç, düşünce.
meclis:
topluluk, heyet.
mesele:
konu.
millî:
millete ait, ulusal.
murahhas:
hükümet veya bir
kurum adına hareket etme,
görüşme yapma yetkisine sa-
hip kimse, delege.
prensip:
temel fikir, temel
bilgi, esas, ilke.
reis:
başkan.
takdim:
arz etme, sunma.
vareste:
kurtulmuş, beri,
azade, serbest.
vaziyet:
durum.