din olarak tanınmakta; pek çok Avrupa kuruluşu ve önemli kişileri de İslâmiyetle yakından
ilgilenmektedir. Bediüzzaman’ın, “Avrupa İslâma hamiledir” ifadesi de yerini bulmaktadır.
AYDIN:
Ege bölgesinde yer alan bir ilimizdir. İzmir, Manisa, Denizli, Muğla illeri ve Ege Denizi kıyıları
ile çevrilidir. Büyük Menderes Ovası, Çine Ovası ve Büyük Menderes Nehri ve Bafa Gölünün bir kısmı bu
şehrin sınırları içindedir. Topraklarının % 63’ü dağlıktır. Şehir Türkmenler tarafından kurulmuş, 1186
yılında Selçukluların 1300 yılında Aydınoğullarının, 1426 yılında da Osmanlıların eline geçmiştir. 1923
yılında il hüviyeti kazanan şehir zengin bir kültürel birikime sahiptir.
-B-
BAĞDAT:
Irak’ın başkentidir. Şehir Dicle Irmağının iki yakasında yer alır. Tarihte, Babiller ve Sasaniler
gibi pek çok medeniyete başkentlik yaptı. İklimin mutedil ve ticarî yolların üzerinde olması şehri her
zaman cazip kılmıştır. Bağdat Harun Reşit döneminde refahın doruğuna ulaştı. 1534 yılında Kanunî
Sultan Süleyman tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 1. Dünya Şavaşında İngilizlerin işgaline uğrayan
Bağdat 1921’de kurulan bağımsız Irak Krallığının başkenti oldu. Krallığın 1958’de yıkılmasından sonra
kurulan Irak Cumhuriyetinin de başkentliği devam etmektedir.
BAĞSUYU:
Bağın içinden çıktığı için bu adı almıştır. Bilinen üç tane Bağsuyu vardır. Bunlar Isparta’da,
Barla’da ve Eğridir’dedir. Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde ismi geçen ve Cennet Bahçesi olarak olarak
adlandırılan Sıddık Süleyman’ın bahçesi de bunlardan biriydi ve Bağsuyu olarak biliniyordu.
BARLA:
Isparta ili, Eğirdir ilçesine bağlı olan Barla, Eğirdir’in 25 km kuzeybatı uzantısı, 18 km kıyı
şeridi olan 3052 nüfuslu 104 Km2 yüzölçümlü güzel bir yerleşim yeridir. Bediüzzaman Said Nursî
Hazretleri 1926 ile 1934 yılları arasında burada sürgün yaşamıştır. Risale-i Nur Külliyatının büyük bir
bölümünün telif edildiği Barla, şu anda Nur Talebelerinin olduğu kadar halkımızın da rağbet ettiği güzel
vatan köşelerinden birisidir. Huzur ve sükûnet arayanların kolayca gidebilecekleri bir mekân olan
Barla’da temiz konaklama tesisleri bulunmaktadır.
BURDUR:
İlin tarihi M.Ö.7000 yıllarına inmektedir 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra
bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir. Batı Akdeniz, Ege
ve Orta Anadolu Bölgeleri arasında iklim,jeolojik yapı bakımından bir geçit alanı olan Burdur ili; tarihî
hadiselerde de, bilhassa Pisidia, Roma ve Selçuklular devrinde de bir geçit alanı olmuştur. Mevcut antik
şehirler ve hanlar, daha çok yerleşimden ziyade, Ege kıyılarında bulunan Efes ve Bergama gibi büyük
tarihî yerleşim yerleri ile, Side, Aspendos gibi Batı Akdeniz sahilinde bulunan büyük ve tarihî yerleşim
yerleri arasında gerek savaşlar, gerek idarî yönden ve gerekse o zamanın sportif temasları yönünden
de bir geçit alanıdır. Selçuklular devrinde de ilin, bilhassa Bucak İlçesi civarı, Akdeniz’de bulunan Alanya
ve Antalya’nın, Konya ile bağlantısı bakımından bir geçit alanı olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Burdur ili;
folklorunda, kültüründe, sosyal yaşantısında, hatta ekonomisinde olduğu gibi, bugün de önemli bir
transit merkezidir. Batıdan, Orta Anadolu’dan, Akdeniz’e, hatta Fethiye gibi güney Ege sahillerine giden
bütün yollar Burdur ilinden geçer. Doğal ve tarihi zenginlikler, iklim, folklor, tarım, tabiat gibi turizm
unsurları, Burdur’a bir çok bölgemizden daha fazla avantaj sağlamaktadır. Türkiye turizminde önemli
bir yeri olan Akdeniz, Ege ve Orta Anadolu bölgeleri arasında tabiat güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve
folklor olmak üzere üç önemli turizm unsuru burayı bir turistik cazibe merkezi haline getirmektedir.
Burdur, Göller bölgesinin karakteristiğini en güzel şekilde aksettiren ilimizdir.
BURSA:
Marmara Denizinin güneydoğusunda bulunan bir ilimizdir. Doğusunda Bilecik, Adapazarı;
kuzeyinde Izmit, Yalova, İstanbul ve Marmara Denizi; güneyinde Eskişehir, Kütahya; batısında Balıkesir
bulunmaktadır. İlin topraklarının % 35’ini dağlar kaplamaktadır. 2543 m yüksekliğindeki Uludağ Bursa
ili sınırları içinde yer almaktadır. Tarihi beş bin yıl öncesine kadar uzanan bursa ilinin önceki ismi
Prusa’dır. Bursa, Osman Beyin oğlu Orhan Bey tarafından 6 Nisan 1326 yılında fethedilerek Osmanlı
topraklarına katılmıştır. Şehir fethedildikten sonra, 1335 yılında başkent Bursa’ya taşınmış ve şehirde
büyük çapta bir imarlaşma olmuştur. Bursa’da Risale-i Nur ve Bediüzzaman Hazretleriyle tanışan
insanlar, Nurlara talebe olup çekinmeden imana ve Kur’ân’a hizmet etmişlerdir. Mehmet Fırıncı ve Ali
Çakmak gibi Nur Talebeleri Bursalıdır. Bediüzzaman Hazretleri Bursa için: “Bursa ve havalisini Barla ve
Isparta gibi kabul ediyorum” demiştir.
Y
ER
B
İLGİLERİ
| 656 | BARLA LÂHİKASI