"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her bir fen, Kâinat Halıkını esmasıyla bildirir

Risale-i Nur'dan
25 Haziran 2024, Salı 00:15
(Dünden devam)

Hem meselâ, nasıl ki bir kitap bulunsa ki, bir satırında bir kitap ince yazılmış ve her bir kelimesinde ince kalemle bir sure-i Kur’âniye yazılmış. Gayet manidar ve bütün meseleleri birbirini teyid eder ve kâtibini ve müellifini fevkalâde maharetli ve iktidarlı gösteren bir acib mecmua, şeksiz, gündüz gibi, kâtip ve musannifini kemâlâtıyla, hünerleriyle bildirir, tanıttırır,

“Maşaallah, bârekallah” cümleleriyle takdir ettirir; aynen öyle de, bu kâinat kitab-ı kebiri ki, bir tek sahifesi olan zemin yüzünde ve bir tek forması olan baharda üç yüz bin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üç yüz bin nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız, hatasız, karıştırmayarak, şaşırmayarak, mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi bir kelimede bir kasideyi ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam bir fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz bu nihayetsiz manidar ve her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mecmua-i kâinat ve bu mücessem Kur’ân-ı ekber-i âlem, mezkûr misaldeki kitaptan ne derece büyük ve mükemmel ve manidar ise, o derecede, sizin okuduğunuz fenn-i hikmetü’l-eşya ve mektebde bilfiil mübaşeret ettiğiniz fenn-i kıraat ve fenn-i kitabet, geniş mikyaslarıyla ve dürbün gözleriyle bu kitab-ı kâinatın Nakkaş’ını, Kâtib’ini hadsiz kemâlâtıyla tanıttırır, “Allahuekber” cümlesiyle bildirir, “Sübhanallah” takdisiyle tarif eder, “Elhamdülillah” senalarıyla sevdirir.

İşte bu fenlere kıyasen, yüzer fünundan her bir fen, geniş mikyasıyla ve hususî âyinesiyle ve dürbünlü gözüyle ve ibretli nazarıyla, bu kâinatın Hâlık-ı Zülcelâl’ini esmasıyla bildirir; sıfâtını, kemâlâtını tanıttırır. İşte, bu muhteşem ve parlak bir bürhan-ı vahdaniyet olan mezkûr hücceti ders vermek içindir ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, çok tekrar ile, en ziyade “Göklerin ve yerin Rabbi [Allah’tır]. (Ra’d Suresi: 16)” ve “Gökleri ve yeri yaratan [Allah’tır]. (A’raf Suresi: 54)” ayetleriyle Hâlık’ımızı bize tanıttırıyor, diye o mektepli gençlere dedim.

Onlar dahi tamamıyla kabul edip tasdik ederek, “Hadsiz şükür olsun Rabbimize ki, tam kudsî ve ayn-ı hakikat bir ders aldık. Allah senden razı olsun” dediler.

Gençlik Rehberi, s. 88

LÛ­GAT­ÇE:

bürhan-ı vahdaniyet: Allah’ın birliğinin delili.

esma: isimler.

fenn-i hikmetü’l-eşya: varlıkların yaratılış gâyelerini ve faydalarını inceleyen ilim; tabiat bilgisi.

fünun: fenler, fen bilimleri.

Hâlık-ı Zülcelâl: sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi yaratıcı olan Allah.

hüccet: delil.

kitab-ı kebir: büyük kitap.

Kur’ân-ı ekber-i âlem: en büyük âlem kitabı; çok büyük bir Kur’ân gibi hakikatleri gösteren kâinat.

musannif: sınıflandıran, derleyip düzenleyen.

mübaşeret: temas etme, meşgul olma.

mücessem: cisimleşmiş.

Nakkaş: varlıkları çeşitli şekillerde süsleyerek yaratan Allah.

şeksiz: şüphesiz.

Okunma Sayısı: 1037
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    25.6.2024 11:58:16

    "Onlar dahi tamamıyla kabul edip tasdik ederek, “Hadsiz şükür olsun Rabbimize ki, tam kudsî ve ayn-ı hakikat bir ders aldık. Allah senden razı olsun” dediler." Bu izahlar karşısında Allah razı olsun demek elzemdir vesselâm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı