"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kudret helvası

Osman KOYUNCU
14 Ağustos 2016, Pazar
“Üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik” (Bakara: 57) Bediüzzaman’da “Evet arıdan başka sineklerin bazı taifeleri var ki muhtelif ve müteaffin (kokuşmuş) maddeleri yerler mütemadiyen pislik yerine katre, katre şurup damlatırlar.” (Lemalar, 613)

Her yıl Mardin’in Cizre bölgesine baharları yağan ve halkın şahadetleri ile bilinen bir olaydır. Bu helvanın inmesi ayrı bir mesele, arıların sabah çisesi ile inen bereketi sıvıdan bal yapmaları ayrı bir mesele ve sineklerin kokuşmuş maddelerden kudret helvası gibi tatlı bir şurup yapmaları ise ayrı birer meseledirler. Bütün bunlar, ciltlerce kitaplara ancak sığabilecek meselelerdir. Bir şey tamamen elde edilmese de tamamen terk etmek caiz değildir.

Beslenmeden sonra, insan, hayvan ve bitkilerde kazurat oluşuyor, insanın aklına da geliyor ki Cennette en güzel taamlardan bol miktarda olacak, buna mukabil kazurat olmayacak, bu nasıl bir şeydir. İşte bu dünyada ağaçlar ve bütün bitkiler çok iyi beslenip büyümelerine rağmen ürettikleri kazuratları, su buharı ve oksijenin insanlar, hayvanlar ve diğer bitkiler için ne derece faydalı olduğunu bilmeyen yoktur. Bu küçücük dünyada Allah, kendi ordusundan sinekler taifesine, bu kokuşmuş ve pis şeylerden tatlı şurupları yaptırıyor. Gübre ile beslenen bitkilerden en faydalı besinleri, oksijen ve suyu oluşturuyor. Aynı şekilde, Cennet gibi ölümün olmadığı yerde, kendinin en has kullarına sunduğu en leziz taamların kazuratını, ağaçların ürettiği oksijen ve suya dönüştürmesi gibi faydalı şeylere dönüştürmesi, O’na hiç zor gelmez. Bediüzzaman’da sineklerin bir taifesinin kokuşmuş maddeleri yemelerine rağmen, bundan katrelerce şuruplar akıttığını söylüyor. İşte Allah ne kadar büyüktür ki kokuşmuş maddelerden tatlı şuruplara dönüştürüyor.“ O semli (zehirli) müteaffin (kokuşmuş) maddeleri ağaçların yapraklarına yağan kudret helvası gibi tatlı, şifalı bir şuruba tebdil (çevirerek)  ederek, bir istihale (dönüşüm) makinesi olduğunu ispat eder. Bu küçük fertlerin ne kadar büyük bir milleti, bir taifesi olduğunu göze gösterirler. Küçüklüğüne bakma. Taifemizin azametine bak, Sübhan Allah de diye lisanî hal ile söylüyorlar. “ (Lemalar, 613)

Kudret helvası, bazı tefsirlere göre, ağaçlara iniyordu ve Hz. Musa’nın ümmeti gerekli olduğu zaman bunları yiyordu. Bazı müfessirlere göre ise zencefil ağacının üstüne iniyordu. Bazı yorumculara göre ise bu helva, kar ve sütten daha beyaz, baldan daha tatlıydı. Arıcılara göre, arılar balı, sabahları çise ile bitkilerin üzerine inen bu kudret helvası gibi sıvıyı kullanarak yapıyorlar. Allah’ın ikram ve hikmeti gereği bazı yerlere daha fazla iniyor. Cizre’de her yıl, ağaçlık bölgelere, genelde meşe ağaçları üzerine indiği biliniyor ve baldan tatlı olduğunu yöre halkı söylüyor. Hz. Nuh’un duâsının bereketinden olsa gerek, gemisi Cudi Dağı’nda durduğu zaman, gemide bulunanlara bir ikram olduğu ve o duânın bereketiyle hâlâ inmeye devam ettiği söyleniyor. Mardin Cizre Yeni Asya gazetesi temsilcisi, Sayın Servet Sönmez, bu olayı doğruluyor, bütün yöre halkının bunu bildiğini ve kendilerinin de bu helvadan yediklerini söylüyor. 

Bediüzzaman “Sineğin küçük bir taifesi baharın ahirinde badem ve zerdali ağaçlarının dallarında siyah bir kütle halinde halk olunup dala yapışık olup kalırlar. Mütemadiyen pislik yerine damlacıklar onlardan akıyor. O katreler bal gibi, sair sinekler etrafına toplanırlar, emerler. Diğer başka bir taifesi de nebatatın çiçeklerinin ve incir gibi bir kısım ağaçların telkihinde istihdam olunuyorlar. (Yalnız bitkilerin telkihi meselesinde birkaç cilt kitap yazılsa az gelir. Risaleler dikkatle incelenirse, pozitif ilimlerdeki pek çok muğlak meseleler halledilebilir) “...Mızraklı sinek eşkıyaları hükmünde olan yaban arılarını da unutmamalıyız. Eğer Hâlık-ı Rahman onların dizginini çekmeseydi, bu mızraklı taifeler, pireler gibi insanlara hücum etseydiler, Nemrut’u öldürdükleri gibi nevi insanı da hırpalayacaktılar” Sinekler onlardan bir şey kapacak olsa onu da geri alamazlar.” (Hac Sûresi: 73) (Lemalar, 613) 

Bir gramlık bir madde, yanarak enerji elimizi bile ısıtamaz, fakat bu madde nükleer enerjiye dönüşürse yaklaşık 2.000 ton Petrolun enerjisi kadar enerji üretebilir. İşte aynı şekilde sinek ve pire gibi mahlûkatın dizginleri Allah’ın elindedir. Bizim onlardan faydalanmamız için, o küçücük mahlûklar mızrakçıklarını, Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin gereği olarak bize acıyarak saplıyorlar. Yoksa maddenin nükleer enerjiye dönüşmesi gibi, Kahhar, Celal, Müntakim ve Cebbar isminin gereği, Nemrut’a saldırdıkları gibi bize saldıracak olsalardı, bizlere dünyayı dar edip Cehenneme çevireceklerdi. Pire ve sinekten daha aciz bir insanın, Allah’tan uzak durması, gurur ve kibirlenmesi ne kadar acınacak bir durumdur.

Okunma Sayısı: 28522
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman koyuncu

    17.8.2016 23:55:58

    mardin ve cizre olmalı özür dilerim Allah razı olsun. Osman KOYUNCU

  • Nurullah AKSOY

    14.8.2016 09:20:26

    Selamünaleyküm abi defaatle mardinin Cizre bölgesi yazmışsınız sizce de malumdur Cizre Şırnak iline bağlı acaba başka manada mı demişsiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı