Cenâb-ı Erhamürrahimin kemâl-i merhametinden, günâha mübtelâ biz kullarına; az bir ömürde, şu dâr-ı imtihanda, mübarek gün ve geceleri vermiş ki, saadet-i ebediye yolu’nda manevî kazançlar elde edip, selâmetle kabir kapısına girelim.
Dünyaya geliş gayemiz; Vacibü’l-Vücudu tanımak, emirlerine itaat etmek, sevmek, acz ve fakrimizi O’na iltica yoluyla izhar etmektir ki, her matlûbumuza O’nun gına hazinesine el açarak tazarru ve niyazda bulunmaktır.
“Ve binden ancak birisine eli yetişemediği hacatına dair Kadıy-ul Hacat’a lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve duâ etmektir. Yani aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı a’lâ-yı ubudiyete uçmaktır.”
İşte insan, üstüne hücum eden günahlara bir siper ve kal’ası olan duâ ve niyazla, amel-i sâlihin bir pazarı hükmündeki böyle mübarek gün ve gecelerde alış veriş için, Padişah-ı zülcelâlin ihsan-ı şahanesinden bir şehrayine icâbet etmesi gerekmez mi?
KÂR-ZARAR MUHASEBESİ
Her ticarî kuruluşun ve hükûmetin bir bütçe-plan görüşmeleri olur ve muhasebesi yapılır. Senelik bazda kâr-zarar hesabı çıkartılarak gelecek seneye tahmini bir bütçe öngörülür.
Dünya işlerimizin böyle olmasını akıl kabul ederken; ebedî hayatımıza lâzım olacak, dünya mezraasında ekilip-biçilen mahsulümüzün de bir harmanı, bir hesabı tutulması gerekmez mi?
İşte Berat Gecesi, beşerin senelik mukadderat programıdır. Bir sene içinde başa gelebilecek her hali kaydedilen bir envanter gecesidir.
Cenâb-ı Hak, Duhan Sûresi’nde:
“O apaçık kitaba and olsun ki, Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü Biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur.” buyurmasını müfessirler Berat veya Kadir Gecesi olarak tefsir ederler. Bir başka görüşte; “Berat Gecesi’nden başlayan bu mukadderat programı, Kadir Gecesi’nde tamamlanır” denmiştir.
Resul-i Ekrem (asm) bu gece için şöyle duâ ettiği rivayet edilir: “Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.”
Bediüzzaman Hazretleri de bu geceyi şöyle ifade eder:
“Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur’ân’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’ân’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır.”
Biz de mânâ büyüklerinin bu gece için yaptığı bu meşhur duâ ile kapıyı çalalım. Umulur ki beratımız, bu dilekçelerin safiyeti için verilir;
“Allah’ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz O’nun katındadır.”
GÖLE İNEN MİNBER
Lâtif bir tevafuktur ki, Sikke-i Tasdiki Gaybî’de, yine bir Cumartesine tevafuk eden Kâtib Osman’ın, “Şaban-ı Şerifin on beşinci Cumartesi Leyle-i Berat Gecesi rü’yamda; büyük berrak, küçük bir deniz olan bir göl sahilinde İngiliz veyahut Almanla, biz yani Türk hükûmeti harbediyormuş. Harb esnasında semadan bir karaltı zuhur etmeye başladı. “Acaba bu semadan inen nedir?” diye hepimizin nazar-ı dikkatini celbetti. Yakınlaştıkça bir insan ve sonra üzeri ihramlı, yüzü bir parça esmer, başı beyaz ve büyük tülbend ile sarılı bir kadın şeklini alarak, gölün ortasında hemen ineceği zaman derhal oraya bir mermerden minber yapılarak minberin üzerine indi. Sonra, zât-ı âlînizden gelen umum mektubları okumaya başladı. Her iki tarafta sükûnet hasıl oldu” fıkrası mânidardır.
Şimdi her zamankinden daha çok bir sükûn ve sekinet’e ihtiyacımız var.
Leyle-i Berat hürmetine, maddî ve manevî harb içinde olan âlem-i İslâm’ın ateşinin sönmesi ve ittihad-ı İslâm’ın tesisi için, Barla minberinden bütün dünyaya hitap eden Risale-i Nur’a akıl ve kalplerin müsahhar olmasını Rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyor ve Berat Kandilinizi tebrik ediyoruz.