"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkma söyle!

Mustafa Yalçın
14 Aralık 2019, Cumartesi
Medeniyetin mimsiz kısmı, hem insanlığı hem de ehl-i kitabı, cafcafla ambalajlanmış zehirli şekerlemelerle kendisine celb edip bataklığa sokarak kafalarına basıp güya kurtarıcı rolüne bürünerek “kurtuluşunuz burada “ imalı ilânatlarla tefessühe sürüklüyor.

Öyle ki; her millete, her topluluğa, her gruba, her dine göre dozajı ayarlanmış, mutfağında hazırladığı iksir tâbir ettiği menhus zehirli ilâcı içirip şarhoş edip zehirliyor. Ecdatlarından kalmış miraslarını bir nevi talan ediyorlar. O da yetmiyor; ehl-i imanı, ahireti bilip tasdik etmelerine rağmen içirttiği iksirlerin tesiri ile siyaset vagonlarına doldurup, “dünyada iken size Cennet misal bir hayatı yaşatacağız” diyorlar. Las Vegas ın göz kamaştıran ışıltılı sokakları misal binlerle ışıltılı sokaklar inşa edip 40’da 38’ini fuhuşat ve kumar bataklıklarında boyunlarında tasmalarla dolaştırıyorlar. Bazen; “Hocaya aittir”, “Şeyhe aittir”, “Paşaya aittir” nev’inden tabelâlar asılı gemilerini, limanlardan peş peşe kaldırıp, “Dâvâm”  diye inandırdığı safdilleri, gemi içindeki devasa ekranlardaki vaiz videolarıyla, meftun oldukları şahıslarda fani ederken, çoktan dümeni  kuzey kutbuna doğru çevirip, okyanusta, buzullar ortasında şartelleri de kapatıp yeni gemiler hazırlamak için çekip gidiyorlar... Hasılı, sefahati temsil eden komitelerin, tahribatta her topluluğa göre ayrı ayrı tertipte ilâçları var. 

Küfür komiteleri, bazen “Tek adam”, bazen “Tarikat”, bazen “Mezhep”, bazen “Cemaat”, bazen “Menfaatler”, bazen “Kıt’alar”, bazen “Dünya insanlığı” üzerinde şov eksenli bir hayalle insanı insanlığına dar ediyorlar. 

Madem global bir tahribat var, beşeriyet olarak çözüm üretmek gerekli ve şarttır. Kime göre neye göre çözüm? Asırların hastalıklarına yegâne teşhis ve tedavi sunan Kur’ân-ı Kerîm mu’cizeli belâgatıyla elimizde. Sefih medeniyetin “Yaşama tarzı” diye yutturmaya çalıştığı zehirli iksirin tesirini bütünüyle tarumar eden “Sünnet-i Seniyye” panzehiri önümüzde. Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyyeden süzülen devaları ve reçeteleri asrımıza uygun bir reçeteyle sunan ve kendisi de bir deva reçetesi olan Risale-i Nur reçetesi de omzumuzda. Tesanüdümüzü zabt-ı rapt altına alan Yeni Asyamız kucağımızda. Neyi ve kimi bekliyoruz? Helâket ve felâket asrının tam ortasındayız. Global dinsizliğe karşı çetin bir meydan muharebesi veriliyor. Bu muharebede dinlenmek için uzananların, yan gelip yatanların neticesi vahimdir. Başımızı dik tutalım, göğsümüzü kabartalım. Hervele yürüyüşümüzü şimdi yapmayıp da ne zaman yapacağız? Zira, inkâr-ı Uluhiyete karşı silâhlarımız asrın anlayışına göre büyük bir Müceddid tarafından tecdid edilmiş. Cesaretle imtisal edelim.

Muhakkak ki; herbirimizin bir başkasına aktaracağı bir kelâm veya sözü vardır. Çekinmeyelim bazen yerinde sarfedilen bir cümle, bir vecize belki ilerde kişinin kalbinde, ruhunda alevlenip Nur’a dönüşebilir. O silâhları sallarken çıkardığı ve saçtığı parıltılar emin olalım ki semâvat tabakalarında ayakta alkışlanıyor.

Okunma Sayısı: 1708
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı