1999 Gölcük depremini takip eden günlerde rahmetli Şaban Döğen, deprem bölgesini gezerek, depremzedelerle görüşüp, hatıralarını dinleyerek bunları kaydetmiş ve daha sonra bunu “Deprem Çiçekleri” kitabında anlatmıştı.
Depremler, depremlerde yaşanan hikayeler aslında birbirine benzerdi. 24 yıl sonra meydana gelen büyük Kahramanmaraş depreminde de destansı hikâyeler, ibretlik manzaralar anlatıldı. Aktarılan haberler ve görüntüler bazen gözyaşları içinde bazen de mutluluk tebessümleri içinde izlendi. Çünkü “insanlık” ırk, din, dil ayrımı olmaksızın en çok da musibet ve felaket zamanlarında hatırlanırdı.
Böyle zamanlarda oluşan rikkat ve merhamet herkesi kuşatır. Kırgınlıklar, dargınlıklar, kutuplaşmalar dağılır, art niyetli olanların dışında yek vücut olunurdu. Hatta düşman bildikleriniz ile bile kucaklaşılır, davalı ile davacı, ev sahibi ile kiracı aynı ateşin karşısında dertleşir, hasım ülkelerin kurtarma görevlileri aynı göçükte yan yana hayat kurtarmaya çalışırlardı. İşte bugünlerde tam da bu tabloları yaşıyoruz.
Destansı hikayeler dedik, işte onlardan ibretlik numuneler:
Dört gündür cebinde bisküvi ile dolaşan ve enkaz altındaki yavrularına verme ümidi ile bekleyen, “ben bu bisküvileri onlara vermeden kendim nasıl yiyeyim“ diyen acılı baba.
Enkaz altından çıkartılırken örtü arayışına giren ve telaşlanan teyzeye “Senin imanını severim” diyen kurtarma görevlisi.
Ayakkabısını göçükten çıkartılan depremzedeye veren kurtarma görevlisine “Sen şimdi ne giyeceksin” diyen yaşlı ve düşünceli amca.
5. günde enkazdan bir genci çıkartan kurtarma ekibinden bir delikanlının, hüngür hüngür ağladığını gören TV muhabirine, “Şimdiye kadar çıkardıklarımız ölüydü, ilk defa canlı birini çıkardık “ sözleri.
Enkaz içinde cep telefonu ile helallik isteyen ve borçlarının ödenmesini isteyen nur yüzlü anne.
Kurtarıldıktan sonra tüm kurtarma personeline tek tek sarılarak helallik isteyen sevimli amca.
5. günde göçüğün altında sürekli ezberinden Kur’an okuyan ve çıkartılırken de Bakara Suresi’nin son ayetlerini okuyan inançlı ve dirayetli uzman çavuş.
Enkaz altında uzun süre kucağındaki bebesi ile hayata tutunan ve kurtarma ekibinin ulaştığı anda hayata veda eden ve sanki ekiplere bebeğini emanet eden genç anne.
Kurtarılan ve kendisine su veren görevlilere “Henüz beni muayene olmadım ki” diyerek ikramı sevimli bir şekilde reddeden 4 yaşındaki minik kız. Nurdağı’nda 130 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartılan depremzedenin sağlık görevlilerine, “Ama ben çok kokuyorum. Sizi rahatsız ediyorum” diyen edep ve nahiflik timsali sözleri.
Kahramanmaraş’ta 5. günde enkazdan çıkarılan ”Bir abla bana süt verdi siz gelince gitti” diyen beş yaşındaki kız çocuğu.
Şiddetli depremlerle kendini gösteren Celal tecellileri arkasından gelen tarifsiz güzellikteki Cemal tecellileri…
“Demek ki güçlükle beraber kolaylık vardır” mealindeki inşirah suresinin beşinci ayetinin verdiği ümit pırıltıları… Deprem çiçekleri, gülleri, reyhanları...