Cündüb bin Abdullah (r.a): “Rasulullah (asm) Kur’Ân’dan önce bize imanı öğretti” buyurmuştur. Sağlam bir akide inşasından
sonra tedrise devam edilmiştir.
HAZIRLAYAN: Mehmet ÖZDEMİR
DAR’ÜL ERKAM’DAN SUFFA’YA, SUFFA’DAN MEDRESE-İ NURİYE’YE BİR KÖPRÜ (1)
isale-i Nur’a muhatap olan herkes, Dershane, Nur Dershanesi, Dershane-i Nuriye ya da Medrese-i Nuriye kavramlarının zihinlerde çağrıştırdığı manaları az çok bilir. Maddi anlamda evler, vakıflar, manevi anlamda her yer…
İslam tarihinde ve öncesinde medrese görevini gören bu yerlerin mahiyeti, müfredatı, öncelikleri, unsurları nelerdi? Ve bugünle olan bağlantısı nedir?
Öncelikle medresenin tanımıyla başlayalım: Sözlükte “Okumak, anlamak, bir metni öğrenmek ve ezberlemek için tekrarlamak” anlamına gelen ders (dirâse) kökünden bir mekân ismidir. (TDV İslam Ansiklopedisi). İslam tarihindeki ilk medreseler Rasulululah (asm) döneminde Mekke’de Darü’l Erkam, Medine’de, Mescid-i Nebevi‘deki Suffa’dır.
“Eğer bir ev imar etmeyi konuşuyorsa, eğer bir ev nasıl insanlığı risaletin mesajı ile tanıştırabiliriz? Nasıl insanları koştukları cehennem ateşinden çevirebiliriz? Nasıl insanları kula kul olmaktan kurtarıp, Allaha kul etmeye vardırabiliriz?” diye inliyorsa bilin ki, o ev Erkam yürekli adamların evleridir. Bu evin silahları; Kur’andır, ilimdir, irfandır, hikmettir, kitaptır, kalemdir, seccadedir, gözyaşıdır, merhamettir, sevgidir, müsamahadır ve duadır. Bu ev adı ve yapısı ne olursa olsun DARÜ’L ERKAMdır.” (Muhammed Emin Yıldırım, Nebevi Eğitim Modeli ; Darü’l Erkam)
Darü’l Erkam’a kısaca değinmeden önce belirtmekte fayda var ki; Peygamber Efendimiz ‘in (asm) en büyük mucizelerinden biri de insanı istihdam etmesidir. Kabiliyitine , ruhuna ve liyakatına göre işler, görevler ve sorumluluklar vermesidir. Yaşına, makamına, itibarına göre değil. Hikmetle hareket etmiş ve adetullaha uymuştur. Mekke’de Kabe’nin anahtarlarını bir müşriğe vermesi, genç yaştakileri ordu komutanı olarak tayin etmesi gibi...

İlk Medrese diyebileceğimiz Darü’l Erkam’ın unsurları
1. Muallim [Rasululullah (sav)]
2. Müteallim (talebe)
3. Mekteb
4. Kur’an ve Sünnet (müfredat)
5. Sünnetin pratiği ve rehberliği
Görüldüğü gibi mualliminin Peygamberimizin (asm), talebelerinin sahabe efendilerimizin, müfredatının Kur’an ve sünnet ve pratiğinin olduğu bir medreseden söz ediyoruz. İşe başlarken nereden başlayıp hedef olarak ne belirleyip o hedefe nasıl ulaşılacağını belirleyen bir model. İnsanı tanımak, ihtiyacını belirlemek ve şartlar ne olursa olsun, tamamı aleyhime bile olsa, Firavun’un zulmü her yeri sarsa yine de bir Müslümanın nasıl yaşayacağını bize öğreten rehberdir.
Adı üstünde Darü’l Erkam; Erkam bin Ebi Erkam’ın evidir. Kendisi Ben-i Mahsum’dan Ebu Cehil’in ailesindendir ve on sekiz yaşında bir genç. (Peygamber Efendimiz,Ebu Cehil için; ümmetimin firavunu diyor. Çünkü ümmet-i davete giriyor). Bilindiği üzere Mekke Dönemi baskı ve zulümlerin ve tahakkümün yoğun olduğu dönemdir. Peygamber Efendimiz’in (asm) bu evi tercih etmesi son derece hikmetlidir. Zira müşriklerin akıllarına bu ev gelmiyor ve bu kadar önemli ve büyük işler bu kadar gencecik adama yaptırılmaz deyip şüphelenmiyorlar.
Darü’l Erkam’da 6 yılda 1.950 ayet inmiş. Bir avuç inanmış genç, Kur’an ve Sünnet ışığında şahsiyet eğitimi almıştır. Peygamber Efendimiz bu gençleri her türlü imtihana karşı hazırlamıştır (makam, mevki, kadın, para, fakirlik, zenginlik... Burada desise-i şeytaniyeyi hatırlayalım; hubb-u cah, hiss-i havf, tama, asabiyet-i milliye, tenbellik, vazifedarlık.) İslam o yiğitlerin sırtında bugünlere gelmiştir. Kavramları mana-i harfiyle öğrenmişler. İstikbal, kâr, müflis, ama... gibi kavramların sokaktaki karşılığı başka, Darü’l Erkam’ın talebelerinde başkaydı. (Bugün nur talebelerinde olduğu gibi)
Darü’l Erkam’da üç şey dikkati çekiyor:
1. Sağlam bir akide inşa etti
2. Akılları eğitti (Muallim-i Ukul)
3. Ruhları, nefisleri terbiye etti (Mürebbi-i Nüfûs)

Darü’l Erkam neyi öncelemiş ve neyi başa almış?
Cündüb bin Abdullah (r.a): “Rasululullah (asm) Kuran’dan önce bize imanı öğretti.” buyurmuştur. (Muhammed Emin Yıldırım, Nebevi Eğitim Modeli; Darü’l Erkam )
Sağlam bir akide inşasından sonra tedrise devam edilmiştir. Hatırlayalım Bediüzzaman hazretleri, Allah’a hakkıyla kul olanın kâinatın dilenciliğiden kurtulacağını ifade ediyor. İmansız İslamiyetin ve İslamiyetsiz imanın medar-ı necat olamayacağını belirtiyor. Hayatı boyunca düşünce-eylem ekseninde kararlı duruşunu lisan-ı hal ve kaliyle göstererek ahirzamanda bir Asr-ı Saadet Müslümanı olduğunu bihakkın ispat etmiş ve talebelerine de bu hali iman ve Kur’an hakikatleriyle ders vermiştir.
Allah kadar başkasından korkuluyor mu ya da ümit besleniliyor mu?
Bugün Nur talebeleri varlığa mana-i harfiyle, iman gözlüğüyle baktıkları için lailahe illallah hakikatını hayata taşıyorlar. Sahabe efendilerimiz misali teori ve pratik arasındaki uçurumu Allah’ın inayetiyle kaldırıyorlar.
Darü’l Erkam’ın en gözde talebesi Hz. Ali’dir (ra). 13 yaşındadır. Bir davette Peygamberimiz ona su ikram etme vazifesini vermiş. Akrabalarının ağırlıkta olduğu bir mecliste Peygamberimiz üç kere şu soruyu soruyor: “Allah’a giden yolda bana kim ensar olacak”. Üçünde de ses çıkmayınca Hz. Ali üçüncüsünde “ben” diyor. Ebu Leheb dalga geçerek bu çocuk sana yeter diyor. (Muhammed Emin Yıldırım, Nebevi Eğitim Modeli ; Darü’l Erkam )
Hz. Ali’ye onu yaptıran elbetteki sarsılmaz imanı ve o imanın sahibine kazandırdığı ahlak-ı hasene idi. Koca bir sorumluluğu küçük yaşlarda kaldırma iradesini kazandırmıştı bu iman.
Ve asrın Bedisi, müceddidi Bediüzzaman Hazretleri sahabe metodunu bugüne taşıyarak “ben imanın cereyanındayım” diyerek, bu hakikatı hayatıyla ispat etmiştir.
SUFFA
Suffa’yı 12 “M” ile ifade edebiliriz.
1. Mekteb
2. Medrese
3. Mescid
4. Muallim
5. Müteallim (talebe)
6. Müfredat
7. Müessese
8. Mübelliğ
9. Münzir (uyarıcı,sakındırıcı)
10. Mübeşşir (müjdeleyici)
11. Menbağ
12. Muhabbet
Mekteb okul değildir. Okul, ekolden uydurulmuş bir kelimedir. Ketb kelimesinin ism-i mekanıdır. Yazı yazılan yerdir. En asli aracı kalemdir. Kalemin İslam medeniyetindeki yeri; Alak suresinin ilk beş ayetinin “Ellezi alemle bil kalem: İnsana kalemle yazmayı öğretti. Bazı müfessirler; ilk beş ayette anlatılanın Hz. Adem olduğunu bildirir. Hz. Adem’ in kalem kullandığı rivayet edilir. Kalem (nun) suresi ilk ayette; “Nun, velkalemi vema yesdurun”(kaleme ve satır satır yazdıklarına and olsun.)

Ayet bize ihtar ettiği manalardan biri de ilmin kayıt altına alınması ve gelecek nesillere aktarılması hakikatidir. Mekteb de ilmin intikalidir. Mekteb üretir, öğretir, hem alır hem verir, geliştirir, birleştirir, uhrevileştirir. İdeolojik tek taraflı okul ise baskıcıdır, tüketir, dayatır, dünyevileştirir.
Mezheb imamı Ebu Hanife “İlmimi Suffa’dan aldım” der. İki itikad dört amel mezhebi Suffa mektebinin birer sınıfıdır. Her mezheb imamı o sınıfın bir muallimidir.
MAHİYETİ
Kur’an ilmi tahsili yapılıyor.
Ayetler okunup yazılıyor.
Temel İslami ilimler öğretiliyor.
Peygamberimiz’in (asm) sohbetinden istifade ediliyor
TALEBELERİN BAZI ÖZELLİKLERİ
Meskenleri, yakınları, akrabaları yok
Ailelerinden uzaktalar
Dünya meşgale ve gailesinden azade
Feragatkâr bir hayat yaşamışlar
Kur’an ilmi tahsil etmişler
İlme âşık talebeler
Gerektiğinde gazalara da katılırlardı
İçlerinden evlenenler, suffeden ayrılırlardı fakat yerlerine başkaları alınırdı.
Maişetleri Peygamber Efendimiz (asm) ve sahabilerin zenginleri tarafından temin edilirdi.
Peygamberimiz (asm) ehl-i Suffaya; “Eğer sizin için Allah katında neyin hazırlandığını bilseydiniz, yoksulluğunuzun ve ihtiyacınızın daha da ziyadeleşmesini isterdiniz” buyurmuştur. Suffa’nın en has talebesi Ebu Hureyre’dir (ra) (Muhammed Emin Yıldırım, Siyer Araştırmaları, Suffa)
Her iki medresenin bazı özelliklerini özetledikten sonra Risale-i Nurdaki medrese ya da dershane tarif ve tanımlarına bir göz atalım.