Osmanlı topraklarında suyun önemli olması sebebiyle, İstanbul’un her köşe başına bir çeşme yapılmış ve Osmanlı toplum hayatında vakıf çeşmeler hayır eserleri olarak yer almışlardır. Peki bu çeşmeler hangi özellik ve nitelikte yapılmıştır? Çeşme yapılarının bölümlerini incelediğimizde, su haznesi, ayna taşı, kitabe, su teknesi, saçak kısımları bulunmaktadır. Su haznesi, suyun depolandığı bölümdür, bazı yapılarda haznenin üstü namazgâh olarak tasarlanmıştır. Ayna taşı ise, üzerinde musluk bulunan kemerli bir niş içinde yer alan bölümdür. Musluklar devamlı akan veya açılıp kapanabilen şekilde yapılmıştır.
Osmanlı döneminde çeşme yaptırma kültürü sadece erkeklere mahsus kalmamış, çok sayıda kadın da çeşme yaptırmıştır. Üsküdar özellikle bu tarz çeşmelerin bulunduğu semtlerden biridir. Bu noktada ilk inceleyeceğimiz çeşme, Başkadın Çeşmesi. En eski eserlerde olan İmrahor Camii’nin önündeki meydanda bulunan çeşme Sultan III. Ahmed’in Başkadını tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin üzerinde Nedim’e ait 9 beyitlik bir kitabe bulunmaktadır.
Son bölümünde şunlar yazmaktadır:
“Söyledi tarih-i itmamın anın kilk-i Nedim”
Başkadın bu çeşme-i vâlâyi icra eyledi”
Çeşmenin aslı hazneli olmasına rağmen şimdiki hali beş musluklu bir bölümden oluşmakta ve caminin abdest alınan yeri olarak kullanılmaktadır. Bir kadın tarafından yapıldığı da çeşmede bulunan motiflerden anlaşılmaktadır.
Kaynak:
1- Alin Talasoğlu, İstanbul’un Meydan Çeşmeleri, İstanbul, 1994, s. 3.