"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yargıda hava döndü mü?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Temmuz 2019, Perşembe
Ocak-2018’de AYM’nin Mehmet Altan hakkında verdiği tahliye kararı, yargıdaki malûm gidişatın yönünü değiştiren çok önemli bir dönüm noktasıydı.

Gerçi davaya bakan bidayet mahkemesi iktidar desteğiyle tutuklulukta ısrar ederek görülmemiş bir hukuk skandalına imza attı, ama aylarca süren bu direniş sonunda havlu attı.

AİHM’in de devreye girmesiyle birlikte Altan nihayet tahliye edildi. Gelinen en son noktada ise Yargıtay “Beraat etmeli” dedi.

Yine Yargıtay benzer iddialarla yargılanan Ahmet Altan’la Nazlı Ilıcak hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis kararlarını bozdu. Ama tahliye taleplerini kabul etmedi.

Mahkûmiyetlerin bozulması olumlu karşılanırken, aynı iddialarla yargılanan insanlar hakkındaki çelişkili kararlar sorgulanıyor ve  çifte standart eleştirilerine konu oluyor.

Öte yandan, aylarca içeride tutulduktan sonra Alman hükümetinin devreye girmesiyle bir çırpıda tahliye edilen Deniz Yücel için AYM’nin “Hak ihlâli var” demesi manidar.

Bir TV programında “Çocuklar ölmesin” dediği için mahkûm edilip bebeğiyle iki defa hapse konulan ve tepkiler üzerine bırakılan Ayşe Öğretmenin sonunda beraat etmesi de.

Özgür Gündem’e nöbetçi yayın yönetmenliği yaptıkları için “terör örgütü propagandası”ndan yargılanan Şebnem Korur Fincancı, Ali Nesin ve Erol Önderoğlu’nun beraat etmeleri ve bu kararın, mahkeme başkanının “Bu davaları ülke gündeminden düşürmeye çalışıyoruz” sözünü takiben verilmesi de.

Tahliye edildikten sonra cezalarının istinafta onaylanması üzerine tekrar içeri giren Cumhuriyet gazetesi yazarları hakkında Yargıtay Başsavcılığının beraat istemesi de.

Harbiyelilerin beraati ve cezası kesinleşip Mayıs’ta cezaevine konulan barış akademisyeni Prof. Dr. Füsun Üstel’in iki buçuk ay sonra, AYM’nin bireysel başvurularını görüşeceği 26 Temmuz öncesi tahliyesi de.

Aynı şekilde, cezaevlerindeki hasta veya yeni doğum yapmış tutuklular için verilen tahliye kararlarının hızlanmaya başlaması da.

Bazı cezaevlerinde iki yılı aşkındır Yeni Asya ve—Kur’an, risale dahil—neşriyatına çıkarılan keyfî engeller için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün “Bizim bir yasak kararımız yok” açıklaması yapması, bu gelişmeler dizisinin en son halkası.

Evet, hava döndü gibi görünüyor, inşaallah sabote edilmez ve hep böyle devam eder.

Okunma Sayısı: 8571
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    25.7.2019 16:07:11

    Ülkede adaletin tecelli etmesi için ille de AİHM'in devreye girmesi mi gerek? Bu durum devletin saygınlığını zedelemez mi? Güçlü ve saygın ülke aynı zamanda insan haklarına tam riayet eden, adaletli ülke demektir. Kaldı ki bu konuda dünyaya örnek teşkil edecek bir geçmişimiz de vardır. Fakat bugün geldiğimiz nokta acıdır. Hele bu süreçte yaşanan hukuk skandalları, bizi, dünyada gülünç durumlara düşürmüştür. Mesela, AYM'in "hak ihlali" var dediği kararlar bile yerel mahkemeler tarafından kaale bile alınmamıştır. Böyle bir ortamda ve hukuk düzeninde adalet nasıl tecelli edecektir? Biz yine de adaletin tecelli edeceği, ülkenin normal hukuk düzenine ve demokrasiye döneceği günleri ümit ve sabırla bekliyoruz. Tabiki beklerken gerekli girişimde bulunmak ve ittifakları da oluşturmak şarttır. Ülkenin, bölgenin ve dünyanın barış ve huzura kavuşması ancak bu sayede olacaktır.

  • Gündüz Alp-2

    25.7.2019 15:51:54

    Sorunların kaynağını nazara almadan atılacak adımlar çözüm adına sağlıklı neticeler vermeyecektir. Bugün ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik anlamda yaşadığı sorunların kaynağı nedir? Kaynak sistem ise, bunun ciddi anlamda sorgulanması, demokrasi ve hukuk devletine yeniden ve hızla dönüş için ciddi girişimlerin, ittifakların olması zaruridir. Kıyısından köşesinden yapılacak ufak tefek restorasyon, revizyon ya da benzeri teşebbüsler günü kurtarsa da gelecek adına kesin ve nihai çözüm olamazlar. Yaşanan sorunların asıl sebebi, demokrasi ve hukukun devlete hakim olmaması yani yokluğudur. Bu yokluk içerisinde hazırlanan reform paketleri temeli inşa etmeyecekse yani parlamenter demokratik hukuk devletini yeniden işler hale getirmeyecekse, kime ne gibi faydası olacaktır? Önce, mülkün/devletin temeli sağlam blokaj üzerine oturtulmalıdır.

  • Gündüz Alp

    25.7.2019 15:42:07

    Sayın Güleçyüz, mülkün temelinin adalet olduğu kabul edilirse, hukukta havanın normale dönmesi demek, ülkenin normale dönmesi anlamı taşımaktadır. Şartı da demokrasi ve hukuktan oldum olası hazzetmeyen güçlerin "sabote etmemesi." Yargı eliyle bozulan dengelerin yeniden sağlam bir şekilde kurulması için öncelikle yapılması gereken ise demokratik hukuk devletine avdet olmalıdır. Demokrasi ve hukuk, adalet ve hürriyet, insan hakları, hakimiyet-i millet gibi hususları pas geçen bir yönetim şekli ve anlayışında, yargıdaki, gelecek adına umut verici şu kararlar alınsa bile tek başına yeterli olmayacaktır. Zira 3 erk/kuvvetler (yasama-yürütme,yargı) ayrılığı kamil anlamda olmadığı, milletin ortak iradesinin tecelli merkezi ve kalbi olan Millet Meclisi asli fonksiyonunu ifa edemediği sürece..."hava demokrasi ve hukuk lehine döndü gibi" demek için vakit çok erken. Bu anlamda ciddi ve büyük adımların atılması zorunludur.

  • Mehmet FIRAT

    25.7.2019 08:56:56

    Aslında azıcık hukuktan anlayan, fanatik düşüncede olmayan her insan bu davaların içinin boş olduğunu görüyor. sonunda beraat ile sonuçlanacağını tahmin etmek zor değil. Hatta sonrasında ülkenin ciddi tazminatlara mahkum edileceği de kesin. Burda kötü olan hukukçuların, gerek olmadığı halde tutuksuz yargılamadan kaçınarak kişileri göz altına alması; içi boş, delil içermeyen dosyaları aylarca bekleterek insanları fiilen cezalandırma yoluna gitmesi. Bu hali ile hukuk birilerinin kin ve öfkesini tatmin aracı haline getirilmiştir. Bu cübbeleri giyenlerin yüzleri ilerde, cübbelerinden daha kara olacaktır. Gelinen nokta umarım hava değişikliğinin göstergesidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı