* Demokratik hukuk devleti kriterlerinden iyice uzaklaştık. Seçilmiş Meclisin ağırlığı ve işlevi neredeyse tamamen kayboldu. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tümüyle sıfırlandı.
* Masumiyet karinesi ile suç ve cezanın şahsîliği ilkeleri, âdil yargılanma ve savunma hakları, fikir, ifade, basın, seyahat ve teşebbüs özgürlükleri, mülkiyet ve mesken dokunulmazlığı gibi en temel hak ve hürriyetler görülmemiş şekilde ihlal edilip çiğnendi.
* Yüzbinlerce kişi bütün temel hakları gasp edilerek aileleriyle birlikte perişan edildi.
* Gasp edilen hak ve hürriyetler aynı zamanda tırmandırılan kutuplaşma ortamına da kurban edildi. Toplumun bir kesimi, siyasî tarafgirlik psikolojisi ve hedefe konulan kesimlere yönelik “ihanet” suçlamalarıyla, demokrasi, adalet, hukuk, hak ve özgürlük konularında alabildiğine duyarsızlaştırıldı.
* Tasfiyelerle eşzamanlı olarak yürütülen algı operasyonlarıyla toplumun barışı, huzuru, güveni ve birliği darma dağın edildi.
* Üniversiteler susturulup etkisizleştirildi.
* Medya tek sesli hale getirildi.
* Fikir hayatı tamamen çoraklaştırıldı.
* STK’lar tek adam rejimine geçiş için kullanıldıktan sonra sessizce buharlaştırıldı.
* Gözaltı, tutuklama ve ihraç furyasıyla yapılan tasfiyeler, kurumlarda çok ciddî bir “yetişmiş kadro” zaafiyetine yol açtı. Her alandaki tecrübe birikimi harcandı ve tüketildi.
* Demokrasi ve hukuktan uzaklaşılması ekonomiyi ve iş dünyasını da son derece olumsuz etkiledi. Çok sayıda firmaya ve malvarlıklarına kayyım darbeleriyle el konulması, yerli ve yabancı yatırımcıları ürküttü.
* Ekonomide bütün dengeler alt üst oldu. Enflasyon, işsizlik ve pahalılık görülmemiş seviyelere çıktı. Gelir dağılımı çok bozuldu.
* Meclisin, hür medyanın, üniversitelerin, STK’ların, kamuoyunun, tecrübenin, ortak akıl ve istişarenin bypass edilip devredışı bırakılması, dış politikayı da çıkmaza soktu.
* Neredeyse günlük değişen tercih ve kararlar, diplomasi dilinin yerini alan ölçüsüz rest ve meydan okumalar, sonrasında yüz seksen derecelik keskin dönüşler hem çok kritik ve önemli dış ilişkileri zora soktu, hem de Türkiye’nin dünyadaki imajını tahrip etti.