Emirdağ Lâhikası’nda Büyük Doğu dergisinden iktibas edilen “Lozan’ın içyüzü” başlıklı yazıda gizli pazarlıklar anlatılırken, Kemalist hizbin orada verdiği sözleri yerine getirmek için “millî irade yaftası” altında çalışacağı gibi ilginç bir ifade kullanılır.
Türkiye’de Lozan sonrasında cereyan eden serencam da, son gelişmeler de bu açıdan okunup parçalar birleştirildiği zaman, gelinen nokta çok daha iyi anlaşılabiliyor.
21 yıl önce 3 Kasım seçiminde AKP iktidar olunca, İsrailli diplomat Alon Liel, “Erdoğanizm, Kemalizmin güncellenmiş versiyonudur” diye çok şaşırtıcı bir yorum yapmıştı.
Hayli zaman sonra Prof. Dr. Şerif Mardin AKP iktidarını “Kemalizmin başarısı” olarak nitelerken, Prof. Dr. Kemal Karpat da “Erdoğan Kemalizmin ömrünü uzatıyor” dedi.
Erdoğan ve partisi adına konuşanlar da her vesileyle bu sözleri tasdik ve teyid ettiler.
Mesela ilke ve inkılaplar için “Meclisin ve milletin kabul ve desteğiyle yapıldı” iddiasını seslendiren kişi de Erdoğan’dı, bunları toplumun ortak paydası yapma hedefini açıkça deklare eden de. (Halbuki aynı konuda Menderes ve Demirel, hep “topluma mal olanlar” ve “olmayanlar” ayrımını yapmışlardı...)
Erdoğan ve AKP, demokratik dünyada başka bir örneği olmayan “başkanlık” sistemini gündeme getirip savunurken de sürekli olarak birinci ve ikinci cumhurbaşkanlarını referans gösterip “Onlar da partiliydi” dediler.
Erdoğan’ın o süreçte CHP’ye yüklenirken sık sık tekrarladığı sözlerden birinin “Tek adamlığı sizden öğrendik” olması ve M. Kemal için “Ülkeyi parlamenter sistemle mi yönetti?” diye sorması da bunu tamamlıyor.
Bir diğer ilginç anekdot, yine Erdoğan’ın yıllar önce kendisine yapılan “Obama gibi geldi, Bush’a benzedi” eleştirisine tepki gösterirken, benzetilmesini istediği isimler listesinde M. Kemal’i de zikretmiş olmasıydı.
(Diğer örnekler Müflis Proje Kemalizm adlı kitabımızın ilgili bölümlerinde okunabilir.)
Keza yine Erdoğan 10 Kasım mesajlarından birinde M. Kemal için “Onu millî irade âşığı bir şahsiyet olarak gençlerimize ve çocuklarımıza anlatmalıyız” ifadesini kullandı.
Her ikisinin de “millî irade”den ne anladıkları ise, icraatlarıyla ortada. O yafta altında iş görme geleneği AKP ile devam ettiriliyor...