19. asrın son yıllarında İngiliz Parlamentosunda kürsüye çıkan Müstemlekeler Bakanı, eline Kur’an’ı alarak şöyle der:
“Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız; ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.”
O sırada ilim tahsili için Van’da bulunan Bediüzzaman, Vali Tahir Paşanın konağına gelen gazetelerde bu haberi okuduğunda şöyle der: “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim...”
Aradan yıllar geçer. İ’lâ-i kelimetullah sancağını altı asır boyunca cihanın ufuklarında dalgalandıran Osmanlı, son döneminde bu misyon ve manadan uzaklaştığı için çöker.
Yerine Anadolu ve Trakya topraklarında yeni bir devlet kurulur. Bu devletin, devrin hâkim güçleri tarafından tanınması, Lozan’daki gizli pazarlıklarla şartlara bağlanır.
Sonra Ankara merkezli olarak Türkiye yeni ve çok sıkıntılı bir sürece girer. Lozan’da verilen söz çerçevesinde bir bir tatbik sahasına konulan icraatın hedefi şöyle ifade edilir:
“Otuz sene sonra gelecek neslin kendi eliyle Kur’an’ı imha etmesini intac edecek [netice verecek] bir plan yapalım...”
Bu çerçevede M. Kemal’in Lozan’dan sonra dine karşı tavrını ortaya koyan iki örnek:
Meselâ 1932-33’te Ankara’da görev yapan ABD Büyükelçisinin, M. Kemal’le görüşmesinden aktardığı, “Kur’an’ı tercüme ettirerek halkın gözünden düşürmeye çalıştı” gözlemi.
Millî mücadele kahramanlarından olduğu halde zafer sonrasında dışlananlardan Kâzım Karabekir’in M. Kemal’den aktardığı sözler de bu gözlemi teyid ediyor: “Evet, Karabekir; Araboğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece okutturacağım. Tâ ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler...”
M. Kemal’in “Araboğlu” dediği, Peygamberimiz (asm); “yave,” yani “safsata ve saçmalık” olarak nitelediği de Kur’an’ın ayetleri. Hâşâ!
Üstadın “Kur’an’a karşı suikast” olarak vasıflandırıp “Kur’an tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin” sözüyle açığa vurulduğunu belirttiği “dehşetli plan” bu idi. (Müflis Proje Kemalizm ve Said Nursî ve M. Kemal kitaplarımızdan; devamına yarın bakalım.)