"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’an’a suikast planı ve Lozan

Kâzım GÜLEÇYÜZ
09 Ağustos 2023, Çarşamba
19. asrın son yıllarında İngiliz Parlamentosunda kürsüye çıkan Müstemlekeler Bakanı, eline Kur’an’ı alarak şöyle der:

“Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız; ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’an’dan soğutmalıyız.” 

O sırada ilim tahsili için Van’da bulunan Bediüzzaman, Vali Tahir Paşanın konağına gelen gazetelerde bu haberi okuduğunda şöyle der: “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim...”

Aradan yıllar geçer. İ’lâ-i kelimetullah sancağını altı asır boyunca cihanın ufuklarında dalgalandıran Osmanlı, son döneminde bu misyon ve manadan uzaklaştığı için çöker.

Yerine Anadolu ve Trakya topraklarında yeni bir devlet kurulur. Bu devletin, devrin hâkim güçleri tarafından tanınması, Lozan’daki gizli pazarlıklarla şartlara bağlanır.

Sonra Ankara merkezli olarak Türkiye yeni ve çok sıkıntılı bir sürece girer. Lozan’da verilen söz çerçevesinde bir bir tatbik sahasına konulan icraatın hedefi şöyle ifade edilir:

“Otuz sene sonra gelecek neslin kendi eliyle Kur’an’ı imha etmesini intac edecek [netice verecek] bir plan yapalım...”

Bu çerçevede M. Kemal’in Lozan’dan sonra dine karşı tavrını ortaya koyan iki örnek:

Meselâ 1932-33’te Ankara’da görev yapan ABD Büyükelçisinin, M. Kemal’le görüşmesinden aktardığı, “Kur’an’ı tercüme ettirerek halkın gözünden düşürmeye çalıştı” gözlemi.

Millî mücadele kahramanlarından olduğu halde zafer sonrasında dışlananlardan Kâzım Karabekir’in M. Kemal’den aktardığı sözler de bu gözlemi teyid ediyor:  “Evet, Karabekir; Araboğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece okutturacağım. Tâ ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler...”

M. Kemal’in “Araboğlu” dediği, Peygamberimiz (asm); “yave,” yani “safsata ve saçmalık” olarak nitelediği de Kur’an’ın ayetleri. Hâşâ!

Üstadın “Kur’an’a karşı suikast” olarak vasıflandırıp “Kur’an tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin” sözüyle açığa vurulduğunu belirttiği “dehşetli plan” bu idi. (Müflis Proje Kemalizm ve Said Nursî ve M. Kemal kitaplarımızdan; devamına yarın bakalım.)

Okunma Sayısı: 4705
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cetin acar

    9.8.2023 12:06:53

    Tebrik ediyor, muvaffakiyetler diliyorum. Selam ve hürmetlerimle

  • Cem

    9.8.2023 11:37:17

    İngilizler mutlaka kaydını almıştır.bu sözlerin kaynağını ve orjinalini yazmanız mümkün mü? Bazı insanlar böyle Bir diyalog olmadı diyorlar

  • Cetin acar

    9.8.2023 09:32:00

    Güzel tespitleriniz ifade eden yazınız için tebrik ediyorum. Lizqn ın yegane maksadı islam ülkelerini parçalamak, kur anı ve islamı kaldırmak olduğu daha sonraki icraatları ispat ediyor. Tekrar tebrikler.

  • S.topuz

    9.8.2023 00:32:35

    ..." Hattâ Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü dahi ve kendisi İsa Aleyhisselâm olduğu, nur-u imanın dikkatiyle bilinir; herkes bilemez. Hattâ Deccal ve Süfyan gibi eşhas-ı müdhişe, kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar."... Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 579

  • S.topuz

    9.8.2023 00:31:24

    "Birinci Nokta: İman ve teklif ihtiyar dairesinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka olduğundan, perdeli ve derin ve tedkik ve tecrübeye muhtaç olan nazarî mes'eleleri elbette bedihî olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek derecede zarurî olmaz. Tâ ki Ebu Bekirler a'lâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebu Cehiller esfel-i safilîne düşsünler. İhtiyar kalmazsa teklif olamaz. Ve bu sır ve hikmet içindir ki, mu'cizeler seyrek ve nadir verilir. Hem dâr-ı teklifte gözle görünecek olan alâmet-i kıyamet ve eşrat-ı saat, bir kısım müteşabihat-ı Kur'aniye gibi kapalı ve tevilli oluyor. Yalnız, Güneş'in mağribden çıkması bedahet derecesinde herkesi tasdike mecbur ettiğinden, tövbe kapısı kapanır; daha tövbe ve iman makbul olmaz. Çünki Ebu Bekirler, Ebu Cehiller ile tasdikte beraber olurlar."... Bediüzzaman Said Nursi ,Şualar - 579

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı