27 Ekim 2012, Cumartesi
Cömerlik iman kuvvetini gösteren en önemli ölçülerden biridir. Cömertlik doğuştan olmasa bile her güzel haslet gibi irade terbiyesinin bir mahsûlü olarak görülebilir. Cenâb-ı Hakk’ın güzel isimlerden birisi de Cevad’dır. Cevad isminin gereği olarak Allah yarattığı canlılara ihsan eder, yâni yeryüzündeki sayısız nimetleri sofra gibi önlerine serer.
Cenâb-ı Hak kendisi böyle cömert olduğu gibi, kullarının da böyle olmasını istemektedir. Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulur: “Allah Tayyip’tir. İyiliği sever. Ve Allah cömerttir, cömertliği sever.’’ (Tirmizî, Edeb: 41) Bir başka hadis-i şerifte ise, cimriliğin mü’minlerde bulunmaması gereken bir vasıf olduğu ifade edilir:
“İki haslet vardır ki, onların ikisi de mü’min bir kimsede bir araya gelmez: Cimrilik ve kötü ahlâk.’’ (A.g.e, 41)
Tevekkül ile cömertlik arasında bir bağlantı vardır. Çünkü mü’min hakikî bir tevekkülle Allah’a bağlanmıştır. Her şeyi alanın da, verenin de O olduğuna inanmıştır. Yine mü’min her şeyle birlikte kendisinin de Rabbinin mülkü olduğunu ve O'nun hazinesinin bitmez tükenmez olduğunu bilir. Dolayısıyla O'nun yolunda yapacağı harcama neticesinde sonsuz hazine Sahibinin kendisini muhtaç bırakmayacağına sağlam bir itikatla inanır. Bu imanının kuvveti nisbetinde tevekkül de kuvvet bulmaktadır. Tevekkül kuvvetlendikçe de cömertlik artar. Bundan dolayıdır ki, cömertlik imanın kuvvetini gösteren ölçütlerden biridir.
Cimrilik ise, kuvvetli imanla bağdaşmaz. Çünkü her şeyi yaratıp insanı nimetlendiren yüce Allah’a iman edenin fakir olacağı endişesiyle cimrilik yolunu seçmesi, Yaratıcısının kudret ve rahmetine duyması gereken itimadı zedeler ve cimrilikle kendisine ihsan edilen nimetin fâni olduğunu ve her an elinden alınabileceğini idrak etmekten gaflet ettirir.
İnsanın bu durumundan dolayıdır ki, âyet-i kerime, bu tür düşünce ve vesveselerin şeytanın hile ve desisesi olduğunu beyanla mü’minleri şeytanın telkinlerine değil, Rabbinin vaadine kulak vermeye çağırmaktadır:
“Şeytan, sizi fakir olacaksınız diye korkutur, size kötülüğü emreder. Allah ise lütfundan bir mağfiret ve fazla bir kâr vaad ediyor. Allah’ın kudreti geniştir, her şeyi kemâliyle bilir.” (Bakara Sûresi: 268)
Neticede Cenâb-ı Hakk’a kuvvetli iman eden ve Hz. Resulullah Efendimizin (asm) Sünnet-i Seniyyesine bağlanan bir mü’min elbette cimrilikten uzaktır. Güzel hasletler her zaman herkeste bulunmayabilir. Bir insan cömert de olmayabilir veya iyilik ve hayır yapmaya alışkın olmayabilir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, her güzel haslet gibi cömertliğin ortaya çıkması da iradeyi zorlamakla olabilir.
Nasıl ki ilim, ilme çalışmak ve onunla iştigalle elde edilir; öyle de cömertlik de buna benzer. İnsan vere vere zamanla vermeye alışır. Vermek ve ihsan onun için meleke haline gelir. Kötü alışkanlıkları terk etmek ve güzel hasletlerle bezenmenin en esaslı yolu, dünyanın fani ve geçici, ahiretin ise bakî ve ebedî olduğunun şuuruyla yaşamaktır. Muhakkak yarın (ahirette) insan kendisi için önden ne göndermişse ona kavuşacaktır. Üstelik Allah (cc) yapılan iyilikleri kat kat mükâfatlandıracağını vaad etmektedir:
“İşte gücünüzün yettiği kadar Allah’tan korkun, O'nu dinleyin ve O'na itaat edin. Kendiniz için Allah yolunda bağışta bulunun. Kim nefsini cimrilikten korursa kurtuluşa erenler onlardır. Eğer siz Allah yolunda harcamakla Allah’a ödünç verirseniz, O da size bunun karşılığını kat kat fazlasıyla geri verir ve sizin günahlarınızı bağışlar. Allah Şekûr’dur, küçük bir iyiliğin karşılığını fazlasıyla verir. Hâlim’dir, günâhların cezasını hemen vermez de tevbe için fırsat yaratır. O gizli ve açık her şeyi bilir, O izzet ve hikmet sahibidir.’’ (Teğâbûn Sûresi: 16-18)
Okunma Sayısı: 866
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.