Toplumumuzda dinsizliği ve ahlaksızlığı terviç eden gizli Mason Komitesinin, kendine engel gördüğü iman hizmeti yapan dinî grupları, özellikle Yeni Asya Camiasını etkisiz hale getirmek için, mensupları arasına fitne –fesat sokarak onların vahdet ve tesanüdünü bozmaya çalıştığı günümüzde, Nur Talebeleri olarak aşağıdaki düsturları öğrenip hayatımıza yansıtmaya ne kadar ihtiyacımız vardır.
Merhum Zübeyir Gündüzalp’in “Altın Prensipler” kitabından derlediğimiz bu düsturlar şöyledir:
1– Fenalık ve iftiralara ne kadar maruz kalınırsa kalınsın, mukabele-i bil misil etmemek, sabır ve tahammüle çalışmak, öyle hadiselerden ders ve ibret almak, müfterilerle uğraşmamak yüksek bir ahlâk eseridir.
2– Kendi nefsini daima kötülemek, kendi küçük kusurlarını büyük görmek, başkalarının büyük kusurlarını küçük görmek yüksek bir fazilettir.
3– Takvada, doğrulukta, edep ve ahlâkta azimetle amel etmek, başkasının lakaytlığıyla ve ruhsatla amel etmesiyle uğraşmamak, önemli bir düsturdur.
4– Kendisinin bir rey, ilim ve fikir sahibi olduğu gururuna kapılan, beraber hizmet yaptığı dava arkadaşlarını amiyane görüp onların rey ve görüşlerini hakir görüp tenkit edenin sonu tehlikelidir. İstişare esnasında kendi vereceği cevabı düşünen, azaların fikirlerini küçümseyen hatadan kurtulamaz.
5– Kusurlu, hatalı bir arkadaşın yanlışlarını yumuşaklıkla, hürmet ve tevazu ile yalnız ona söylemek, kabullenmezse dahi ikinci bir kimseye onun gıybetini yapmamak. Birinin kusurunu düzelteceğim diye etrafa yaymak, şahsî kin, garaz, nefsin karışması gibi haller, fayda veriyorum zannıyla zararların üremesine sebep olan safdillik ve bilmemezliktir.
6– Hiddetle, heyecanla konuşmaya asla itimat etmemek. Zira nefis ve şahsî hissiyat işin içine karışır. Bir işi yapma ve düzeltme yerine, onun daha çok bozulmasına yol açılmış olur.
7– Dedikodu, arkadan çekiştirmekle mesele halletmeye çalışmak ya safdillik, ya şuuraltı veya şuur üstü garaz ve muhalefet nişanıdır. Veya canı incitilmişin intikam kokusudur.
8– Kendini tenkit etme kemaline erişmemiş, dava arkadaşlarını tenkit etmeye çalışanlarla bir arada oturmayınız. Onu dinleye dinleye siz de münekkit ve yıkıcı bir ahlâk sahibi olursunuz.
9– İslâm muaşeret, edep ve terbiyesine riayet etmeden tehevvüre kapılarak, dava arkadaşlarına daire haricindekilere dahi yapılamayacak bed muameleyi yapmaktır. Bu davranış kötü neticeye yol açınca, “Özür dilerim. Ben hata ettim. Kardeşlerimi kırdım. Bunu telafi etmeliyim” deme yerine, olumsuzluğu karşısındakine yüklemektir. Bu durum hizmetin temeline dinamit koymak gibidir.
10– Dostlarına şiddet – hiddet eden, haşin davrananın dostları dağılır. Bu neticeyi kendinden bilmek güzel bir fazilettir.
11– Halini, etvarını, gidişatını başkasından dinle. Çünkü senin fenalığın, yanlışlık ve hataların senin nefsine, dostunun gözüne iyi görünür. Seni methedenlere aldanma. Senin yanlışlık ve isabetsiz hareketlerini sana söyleyenler senin hakikî dostlarındır.
12– İman ve Kur’an hizmetinde beraber çalıştığınız kardeşler ve ehl-i iman içinde gücenen ve küsen, gücendiren veya küstürenlerden olmayınız. “Değmiyor dünya böyle şeylere.”
Cenab-ı Hak bizleri yukarıdaki güzel düsturları öğrenip hazmetme ve onlarla amel etmede muvaffak etsin. Amin.