Bu zamanda Müslümanlar çok uyanık olmalılar.
Eskiden dine açıktan saldıranlar ve dini savunanlar belliydiler. Günümüz-de ise kurtların koyun postuna büründüğü gibi, o eski inkârcılar, dindar görünüp Ehl-i Sünneti parçalamak için çaba sarf etmektelerdir.
Cenab-ı Allah’ın yardımıyla Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur Külliyatı’yla materyalist felsefeyi öldürünce iman ve imanlılar galip geldiler.
İmanı yıkmanın mümkün olmadığını anlayanlar, Bediüzzaman’ı kötüleme kampanyası başlat-tılar. Bu kampanya sonucu, Nur Cemaati daha da güçlendi ve genişledi. Yani kötüleyeyim derken reklam ettiler.
Baktılar gördüler ki, kötülemekle amaçlarına ulaşamıyorlar. Dindar görünüp dini yıkmaya tekrar başladılar. Güya kendileri hakikî İslâm’ı savunuyor gibi göründüler. Âlimleri, Peygamberi (asm), mezhepleri devre dışı bıraktılar.
Böylece Müslümanları parçalayıp saçma fikirlerle birbirlerine düşürürken onlar yol aldılar. İslâm’ın, “Birlik olun, parçalanmayın”1 emrini gizlediler. Mezhep âlimleri yerine de kendilerini koyup amaçlarına ulaştılar. Müslümanlar da bölük pörçük olup güçlerini kaybettiler.
Şimdi akıllara şu soru gelebilir: Ehl-i Sünnet ve Cemaat ne demektir?
Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadının doğru tarifi şöyledir: Sünnet, Rasulullah Efendimizin (asm) bildirdiği yoldur. Cemaat de Ashab-ı Kiramın yoludur. Sünnet ve cemaat ehli yani Ehl-i Sünnet ve Cemaat, Rasulullah’ın ve Ashab-ı Kiramın gittikleri doğru yol demektir.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Kurtuluş fırkası, benim ve Ashabımın gittiği yolda bulunanlardır.”2
Dikkat edilirse Rasulullah Efendimiz “Benim ve Ashabımın yolundan giden kurtulur”3 buyuruyor.
İmam Rabbanî Hazretleri Mektubat kitabında buyuruyor ki: “Peygamber Efendimiz (asm), kendinden bahsettikten sonra, Ashab-ı Kiramı da söylemesine lüzum olmadığı hâlde, bunları da söylemesi, benim yolum, Ashabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Ashabımın gittiği yoldur, demektir.”
Ashab-ı Kiramın yolunda giden, Ehl-i Sünnet ve Cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka da yalnız bunlardır.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Suresi: 103; 2-Tirmizî; 3-Sünen-i İbni Mace