Geniş aile modelinden çekirdek aile modeline geçişle birlikte, ekonomi çarklarının eskiye göre daha hızlı dönmeye başladığı bilinmektedir. Ne yazık ki son senelerde ‘çekirdek aile’ tipi yerini ‘mikro çekirdek aileye!’, yani ‘boşanmış çiftlere’ bırakmaktadır. Tehlike her yerde kol geziyor. Boşanmış çiftlerin sayısı günden güne artıyor.
TÜİK verilerine göre boşanma oranı, 2012 yılında bir önceki yıla kıyasla 2,7 nispetinde artarak 135 bin 325’e ulaştı.
Eşekten düşenin halini eşekten düşen anlarmış. Ailelerin parçalanması, yeni eşyalar, yeni konutlar, yeni mobilyalar, kısaca ekonomide çarpan etkisi demektir. Sanki gizli bir el, tüketimi arttırmak için evlilikleri bitirmeye çalışıyor.
KAMU SPOTLARI
Aile Bakanlığının tek yanlı hazırlanmış sürekli kadını şiddet mağduru ve zavallı gösteren itici kamu spotları, maalesef, aileleri dağıtıcı, boşanmaları arttırıcı bir etki yapıyor. Aile Bakanlığı yöneticilerine sormak lâzım: Tek kişiden aile olur mu? Bu bakanlıktan yeni dönemde aileyi güçlendiren yapıcı kamu spotları bekliyoruz. Aksi halde Aile Bakanlığı, adını değiştirip eskiden olduğu gibi ‘kadın bakanlığı’ yapsa daha gerçekçi olur. Denetimsiz ve başına buyruk TV dizilerinin aileye olan olumsuz etkisini bertaraf etmek için ise RTÜK’e önemli görevler düşmektedir.
SEVGİ DİLİ
‘Yıllar geçtikçe sevgiler azalır’ deniyor. Acaba gerçek öyle mi?
Eskilerin ‘kayas-ı bil nefs’ dediği ‘empati’, kendimizi karşı tarafın yerine koymamız değil sadece, aynı zamanda kendimizi karşı tarafın yerine koyduğumuzu karşımızdakine göstermemiz, ona hissettirmemizle tamamlanır.
Neredeyse yarım asırlık şu ömrümde geç de olsa kadın erkek ilişkilerinde idrak edebildiğim en önemli hususun kadın ve erkeğin sevgi dillerinin birbirinden farklı olduğu gerçeğidir.
Günümüzde ailelerin dağılmasının önemli bir sebebi bence kadın ve erkekteki ‘sevgi dili’ farkının taraflarca iyi anlaşılamamış olmasıdır.
Kadınların sevgi dili, tatlı dil, hediye almak, güler yüz, beraberce geçirilecek hoşça vakit, bir demet çiçektir. Oysa erkeğin sevgi dili kendisine yapılacak hizmettir. Çünkü Rabbimiz erkeği hizmetkâr olarak yaratmıştır. Erkek sürekli çalışıp para kazanarak etrafına hizmet eder. Yaptığı hizmetle etrafındakilere sevgisini göstermeye çalışır. Erkeğin sevgi dili hizmet olduğu için sevildiğini de kendisine yapılan hizmetle idrak edebilir. Erkekler şöyle düşünür: “Bunca yıl sevdiklerim için çalışıp didiniyorum, kimse teşekkür bile etmiyor; boşa çalışıyorum, kimse beni sevmiyor.”
Kadın ise cins-i lâtif, nezih, güzel, nazik ve nazenindir. Erkeğe ruh-u huzur için yaratılmıştır. Kadın sevildiğini kendisine yapılacak güzel bir iltifat, küçük de olsa bir hediye, tatlı dil, güzel söz, beraberce geçirilen zaman ile idrak edebilir.
Boşanmanın eşiğine gelmiş çiftlere gidin sorun her biri ‘eşim beni sevmiyor’ der ve arkasından ekler: Erkek, ‘hanım bana bir kahve bile yapmaz’ derken, kadın ‘bir tatlı sözü bile benden esirgiyor, beraber zaman geçiremiyoruz’ der.
Yaradılış kanunu böyledir: erkek hizmet bekler, kadın ise eşinden hediye, beraberce geçirilecek hoşça vakit ve güzel sevgi sözleri ister.
Hanımefendiler! Kocanıza sevdiğinizi göstermek mi istiyorsunuz? Ona karşılıksız hizmet edin, kahve yapın, su getirin, çoraplarını toplayın, nefis yemekler yapın…
Beyler! Karınıza sevdiğinizi göstermek mi istiyorsunuz? Ona güzel sözler söyleyin, sık sık iltifat edin, ara sıra hediyeler alın, önemli günleri hiç atlamayın, beraberce zaman geçirin.
Hanımlar ve beyler! Nefsinize yenilip boşanma ekonomisinin bir çarkı da siz olmayın.