Suriye’den kötü haberler gelmeye devam ediyor. Değişik tarihlerde yapılan ‘barış/ateşkes görüşmeleri’ne rağmen beklenen netice bir türlü alınamadı. “Bu defa barış için imzalar atılacak” diye beklerken ip bir noktada kopuyor ve Suriye’den kanlı haberler gelmeye devam ediyor.
Komşumuz Suriye’den kötü haberler gelmeye devam ediyor. Değişik tarihlerde yapılan ‘barış/ateşkes görüşmeleri’ne rağmen beklenen netice bir türlü alınamadı. “Bu defa barış için imzalar atılacak” diye beklerken ip bir noktada kopuyor ve Suriye’den kanlı haberler gelmeye devam ediyor.
Şimdi de Dera şehrimin rejim tarafından ele geçirildiği ve orada insanlık suçu işlendiği ifade ediliyor. Çok defa tekrarlandığı üzere savaş günlerinde en önce gerçekler ölür. Dolayısı ile Suriye’den gelen haberlerin sıhhati noktasında emin olmak kolay değil. Ve acı bir gerçek daha var ki komşumuz Suriye’den gelen haberler daha çok ‘yabancı basın’ kaynaklı. Onlar ne kadar haber servis ederse o kadarını bilebiliyoruz.
Son haberlere göre rejim ve destekçilerinin Dera iline yoğun şekilde saldırmış ve bu saldırılarından kaçan siviller ülkenin güneyindeki Ürdün sınırına göçü sürüyor. Günlerdir Suriye-Ürdün sınırındaki tarlalarda barınacak çadır bulamayan binlerce Deralı, kavurucu sıcaklarda zor günler yaşıyormuş.
Saldırılardan kaçan en az 150 bin sivil olduğu ifade ediliyor ki bu haberler karşısında insanlığın ayağa kalkmaması ve bu zulmü durdurmaması mümkün değil. Son 10 günde saldırılarda 100’e yakın sivil vatandaşın öldüğü belirtiliyor.
Yine haberlere göre Suriye’nin güneybatısındaki Dera ve Kuneytra illeri, Astana süreci garantörleri olan Türkiye, İran ve Rusya’nın Mayıs 2017’de oluşturduğu “4 gerginliği azaltma bölgesi”nden biriymiş. Buna rağmen Dera’ya müdahale edilmesi ve 150 bin kişinin canını kurtarmak için başka ülkelere gitmeye çalışması tam bir insani dramla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatıyor.
Benzer hadiseler karşısında ekseriyetle sessiz kalmakla itham edilen Dünya Müslüman Alimler Birliği, Dera konusunda dikkat çekici bir açıklama yapmış ve buradaki halkı yönelik işlenen insanlık suçlarının acilen durdurulması çağrısında bulunmuş.
Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Dera’da Suriyelilere yönelik işlenen insanlık suçlarının acilen durdurulması için Birleşmiş Milletler (BM) ile İslam ve Arap ülkelerine çağrıda bulunularak, “Esed rejimi ve müttefiklerinin
gerçekleştirdiği bu saldırılar, insanlığa karşı işlenmiş savaş suçları boyutuna ulaşmaktadır. Suriye halkının onurunu korumak için buna bir çözüm bulunması gerekiyor” denilmiş. (AA, 30 Haziran 2018)
Açıklamada görüşlerine yer verilen Birliğin Genel Sekreteri Ali Karadaği ise Dera’da yaşananlardan ve uluslararası toplumun Suriye’yi yüzüstü bırakmasından üzüntü duyduğunu dile getirmiş.
3 ya da 5 ayda biteceği tahmin edilen bir ‘kargaşa’nın bunca yıl sürmesi ve bir bütün olarak Suriye’yi uçurumun kenarına getirmesi acaba kimin planıydı? Muhtemeldir ki Suriye’de ilk kıvılcımı çakanlar işin bu noktaya geleceğini de planlamışlardı. Ne var ki bütün dünyayı yanıltmak ve oyalamak için hadiselerin çok küçük bir kısmı gösterildi. Her açıklamasında Suriye’nin ‘toprak bütünlüğüne saygı göstereceğiz’ diyen ABD, Rusya ya da Çin bu sözlerinde durmuş oluyor mu? Yıkılmadık şehir bırakılmayan Suriye’de bundan sonraki safha ne olabilir mi?
İnsanlığa karşı suç işleyenlerin eninde ve sonunda yaptıklarından pişman olacaklarını tahmin ediyoruz. Suriye’de yaşananlar insanlığın gündemine taşınabilse her halde dünya bu haksızlığa, bu insafsızlığa sessiz kalmaz.
Dünya Müslüman Alimler Birliği ve diğer İslami kuruluşlar Suriye’de yaşanan faciayı insanlık gündemine taşımaya çalışmalı vesselam.