Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin talebe ve hizmetkârlarından biri daha ebedî âleme göçtü. Ramazan Bayramı’nın son gününde vefat eden [7 Temmuz 2016] Abdullah Yeğin Ağabey, ömrünü Risale-i Nur hizmetine vakfetmiş ağabeylerimizdendi.
Risale-i Nur’u tanıyan ve okuyan herkes “Kastamonu’da(ki) lise talebelerinden bir kısmı” diye bahsedilen talebelerden birinin de Abdullah Yeğin Ağabey olduğunu bilir. Hadise, “Meyve Risâlesinden Altıncı Mesele”de şöyle özetlenir: “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. ‘Bize Hàlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar’ dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisân-ı mahsusuyla, mütemâdiyen Allah’tan bahsedip, Hàlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.” (Sözler, sayfa 253)
Yıllar önce Risale-i Nur’daki bu bahsi okuyunca ‘lise talebesi’ Abdullah Yeğin Ağabeyle tanışmak arzu etmiştik. Üstadın diğer talebe ve hizmetkârlarıyla olduğu gibi Abdullah Ağabeyle çeşitli vesilelerle görüşmek nasip oldu. Üstad Bediüzzaman’ın vefat yıl dönümü vesilesiyle İstanbul’da uzun bir sohbet ve röportaj yapmak da nasip oldu. İsmail Tezer’le birlikte kendisini Nur medresesinde ziyaret etmiş ve çeşitli sorular sormuştuk.
Abdullah Ağabey, Üstad Bediüzzaman’ı bir ziyaretini şöyle anlatmıştı: “Kastamonu Lisesi’nde lise ikinci sınıftaydım. Mektep tatil olmuştu, biz Üstad’a ‘Allahaısmarladık’ demeye gitmiştik. Birkaç kişi de yanında vardı, anlatıyordu: ‘Bir zaman gelir, inşâallah her tarafta Risâle-i Nur’un Talebeleri olacak’ diyordu. ‘Ben buradan gitsem de, ölsem de siz Risâle-i Nur’dan ve birbirinizden ayrılmayın’ diye nasihat etmişti. Şimdi bu müjdenin ne kadar doğru olduğunu gördük. Sadece şimdi görmüyoruz. Her taraftan Risâle-i Nur’un fütuhatına dair haberler alıyoruz. Bu Risâle-i Nur’un kuvvetini, İslâmiyetin hakkaniyetini gösteriyor.” (23 Mart 2010)
2008’deki ziyaretimizde de “Risâle-i Nur’un diğer eserlerden bariz farkı nedir?” diye sormuş ve şu cevabı almıştık: “Risâle-i Nur, insana kâinatı okutturuyor. Baktığınız her yerde, her şeyde Yaratıcının mührünü gösteriyor. Hem aklı, hem de kalbi ikna ediyor. Risâle-i Nur’da ikna edilmeden bir şey anlatılmıyor.” (Yeni Asya, 23 Mart 2008)
Abdullah Yeğin Ağabeyin Risale-i Nur’un anlaşılmasına vesile olan “Yeni Lügat”ını da unutmamak lâzım. Mevcut ‘sözlük’lerde Risale-i Nur’da geçen kelimelerin manalarını bulmak kolay olmazdı. Yeni Lügat, bu bakımdan Risale-i Nur’un doğru anlaşılmasına da hizmet etti.
Merhum Abdullah Ağabeyi Risale-i Nurla ilgili pek çok toplantıda görmek mümkündü. Paneller, sempozyumlar, Risale-i Nurla ilgili kitap tanıtımlarında o da bulunur ve böyle çalışmaları teşvik ederdi.
Günah cihetiyle öldü, inşallah sevap cihetiyle yaşamaya devam edecek.
Mekânı Cennet olsun inşallah. Amin.