Başlığı okuyanlar yuvamızdaki bu kuşların çocuklarımız olduğunu anlamışlardır.
Evlerimizin neşesi, cıvıltılarıyla hanemizi cennete çeviren çocuklarımız. Anne, babalar olarak bizler bazen bu kuşları kafese almak isteriz ama bilerek ya da bilmeyerek bu kuşların da bir kanadı olduğunu ve uçmak istediğini unuturuz. Evet çocuklarımız kuşlara benzer neşe katarlar yuvalarına, ama uçmalarına izin vermezsek hayata küsebilirler.
Çocuklarımızın da duygularının olduğunu, onların da bir birey olduğunu unuturuz çoğu zaman. Onların duygularına, kabiliyetlerine, istidatlarına bakmadan belli kalıplara sokmaya çalışırız. Çoğu zaman da aceleci davranıp bir ördeğin yumurtasından çıkıp hemen yüzmeye başlaması gibi onların da kabuklarını kırıp bir an önce istediğimiz kalıplara girmesini isteriz.
Çocuklarımızın üzerine giydirdiğimiz kostümler onları ya sıkabiliyor ya da çok bol gelebiliyor. Bırakalım kendi kostümlerini kendileri seçebilsinler. Ebeveynlerinin istediği kalıplara giremeyen çocuklar; mahcubiyetlerinden ya da korkularından farklı yollara başvurabilir. Yapmadığı bir şeye yaptım diyerek yalana başvurabilir, bakar ki ailesi memnun yalana devam eder ve bunu alışkanlık haline getirir. Bazense hırsımızın kurbanı olur çocuklar. Çocuklarımızın sosyal olmasını, arkadaşlar edinmesini, derslerinin çok iyi olmasını, kısacası ebeveynler kendileri sahip olamadığı ne kadar haslet varsa çocuklarında görmek ister. Çocuklar bu hırs kafesi içinde çırpınırken sonu iyi olmayan yollara meyledebilir. Aile baskısından bunalarak öyle arkadaşlar edinir ki o arkadaşlar onun felaketi olabilir. Dozajında bir özgür alan bırakırsak yavrumuza topluma daha özgüvenli, kendinden emin bireyler kazandırabiliriz.
Buraya kadar yazdıklarımız dünyevi çareler. Çocuklarımızı Allah’a iman ile hayata tutunmalarını sağlamak başlıca çözüm yolumuz olmalı, diğer dünyevi bütün çalışmalarımız Allah’a iman zırhıyla çevrilmedikçe geçici çözümler olarak karşımıza çıkar. En azından sadece bu dünyasını kurtarmaya yönelik olur. Gençlik Rehber’inde izah edildiği gibi yavrularımızı “Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkî kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak” şekilde yetiştirmeye çalışırsak bu dünyalarını ve ahiretlerini kazanmaya bir vesile olacağımıza binler delil var.