A Milli Futbol Takımı son oynadığı maçlarda galip gelerek EURO 2024’e katılmaya hak kazandı ve ülkemizde bu durum coşkuyla karşıladı.
Bunun dışında ülkemiz takımlarının Avrupa kupalarında aldığı başarılı sonuçlar ülkemizde futbolu tekrar popüler bir hale getirdi. Bu başarılar elbette önemli ama futbol ülke gündeminin ilk sırasında mı olmalı, gereğinden fazla mı önem veriliyor sorularını da sormadan edemiyoruz.
Bu durum sadece ülkemizde değil Müslüman coğrafyasında da aynı popülerlikte ve hatta dünyadaki ünlü futbolcularında ağzını sulandırmakta. Zengin Arap ülkeleri yüksek maliyetlerle futbolcuları satın almakta ve bu piyasada söz hakkı almak istemekte. Futbol ülkesi olma yolunda ilerleyen bu Müslüman ülkeler zenginliklerini savurganlıkla dağıtadursun bir diğer Müslüman coğrafyası Ortadoğu açlık, sefalet ve savaş halinde. İsrail süregelen vandal tutumunu dünyanın gözü önünde Filistin halkına sergilerken İranlı Müslüman Sosyolog Ali Şeriati’nin “Tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur” sözüne hak vermemek elde değil.
1892-1975 yılları arasında yaşayan İspanyol diktatör Francisco Franco, muhtemelen futbolun halk üzerindeki etkisini ilk fark eden kişiydi. Franco aynı zamanda Real Madrid futbol takımının stadının ismine konu Santiago Bernabeu’nun da çocukluk arkadaşı. Franco, Real Madrid futbol takımına destek vererek yirmi bir yıl aradan sonra 1953’te şampiyon olmasını sağlayarak futbola ne kadar önem verdiğini gösterdi. Franco bir futbol adamı değildi daha çok futbolu siyasi çıkarları için kullanırdı. Franco’ya şöyle bir soru sorulmuş: “Yahu ülkenin yapısı bozuk, ekonomi kötü, halk perişan, herkes adaletsizlikten yakınıyor ama hiç isyan yok, bunu nasıl sağlıyorsun?” Franco ise şu cevabı vermiş: “Bunu 3F ile sağlıyorum” Bu 3F’den biri futbol. Franco “Onları yüz binlik beşiklerde uyutuyorum” diyordu. Franco’nun yüz binlik beşikler olarak nitelendirdiği yerler stadyumlardı. Franco, baskıcı rejiminden bunalan halkını futbolla oyalıyordu. Franco için futbol kitleleri oyalayan, halkı tepkisizliğe iten Ali Şeriati’nin de dediği gibi bir afyondu.