13. Risale-i Nur Kogresi çerçevesinde düzenlenen masa çalışmalarında ‘Hürriyet ve Demokrasi’, ‘İttihad-ı İslam’, ‘Dünya Barışı’, ‘Aile ve Eğitim’, ve ‘İslâm kardeşliği ve İhlâs’ konuları konuşuldu.
Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 58. yıldönümü dolayısıyla yapılan ve gelenekleşen 13. Risale-i Nur Kogresi bu yıl da masa çalışmaları ve panel organizasyonuyla gerçekleştirildi. Masa çalışmalarıyla başlayan Kongre, Yeni Asya Gazetesi, Risale-i Nur Enstitüsü, Köprü Dergisi ve Yeni Asya Vakfının ortaklaşa düzenledikleri ‘Hürriyet ve Demokrasi Ekseninde İslâm Kardeşliği’ başlıklı panelle dün Pullman Otel’de devam etti. Türkiye’nin birçok ilinden ve İstanbul’dan yoğun katılımın olduğu panel coşkulu bir kucaklaşmaya vesile olurken, aynı zamanda verilen mesajlarla ‘İslam Kardeşliği’ hatırlatıldı. ‘Hürriyet ve Demokrasi Ekseninde İslam Kardeşliği ve Dünya Barışı’ konulu Panel’de yapılan konuşmalar, çağımız en büyük problemleri sayılabilecek barış ve kardeşliğe dikkat çekildi. Pulman Otel’de dün saat 14:00’da başlayan, Av. Kadir Akbaş’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Prof. Dr. Ahmet Battal, Prof. Dr. Cihangir İslam, Yrd. Doç. Dr. Veysel Kasar, Kâzım Güleçyüz ve İslâm Yaşar konuşmacı olarak katıldı.
Panel programı öncesinde ise birbirinden farklı konuların tartışıldığı, problemlerin çözüm yollarının aranmasını kapsayan ve fikir alışverişleri neticesinde masa çalışmalarıyla ortaya çıkan sonuç bildirgeleri kamuoyuyla paylaşıldı. Kongre’nin ana başlığı altında düzenlenen masa çalışmalarında ‘Hürriyet ve Demokrasi’, ‘İttihad-ı İslam’, ‘Dünya Barışı’, ‘Aile ve Eğitim’, ve ‘İslâm kardeşliği ve İhlâs’ konuları tüm detaylarıyla irdelenerek bu konular hakkında toplumda farkındalık oluşturmak amaçlandı. Pulman Otel’de yapılan programda deklare edilen sonuç bildirgelerinde özetle şöyle denildi:
13. RİSALE-İ NUR KONGRESİNİN MASA ÇALIŞMALARININ SONUÇ BİLDİRGELERİ
İslam Kardeşliği, Hürriyet ve Demokrasi
1. MASA
1. Müslümanların kardeşliği ülke yönetimlerinin kardeşliğine dönüşmelidir. Barış, fedakârlık ve akılla inşa edilecek onurlu bir hedeftir. Doğru İslamiyet’i yaşayıp barışı başarabiliriz.
2. Hürriyet, evrensel insan hakları metinlerinde ve anayasalarda ifade edilen kısıtlamalar dışında tüm insanların haklarının korunması ve hukuka aykırı olmayan hareketlerinde herkesin şahane serbest olmasıdır.
3. Hilafetin saltanata dönüşmesinden sonraki döneme ait devlet geleneği dinin özünden değildir. Mâlikiyet ve serbestiyet devri denilen bu çağın insanlarını bir arada tutmak için yeni bir kamusal örgütlenme modeline ihtiyaç vardır.
4. Devlet; dinler, mezhepler ve cemaatler karşısında eşit mesafede ve hizmetkâr olarak kalabilirse, din ve vicdan özgürlüğü de teminat altına alınmış olur.
5. Demokrasinin ruhu şeriattandır. Uygulamadaki yanlışlıklar demokrasiyi İslamiyet’e aykırı zannetmemize sebep olmamalıdır.
6. Hürriyet ve demokrasi, despotik rejimler altında ezilen ve dağılan İslam toplumlarının ilacıdır.
7. Sivil toplum, “ulûfeci devlet”in buyruğu altında bir yapılanmayla değil, gönüllü, bağımsız ve medeni cesaret sahibi ferdlerle kurulur.
8. Kul hakkını ihlal eden tek adam yönetimleri tehlikelidir ama temel hak ve hürriyetleri tahrip eden komite istibdadı ve parti istibdadı, zulmü kitlelere mal ettiği için şahıs istibdadından daha tehlikelidir ve kardeşlik bağlarına daha fazla zarar verir.
9. Ulu’l emre itaat mecburiyeti günümüzde sadece âdil kanuna itaatten ibarettir. Devlet, hukuku içselleştirebildiği ölçüde adâletlidir.
10. Adâletin ön şartı suçun ve cezanın kanunîliği ve şahsîliği ilkesidir. Gerçek hukuk devleti için yargının yürütmeden bağımsız olması şarttır.
11. Demokrasi fikir ve inanç hürriyetini teminat altına alır. Korkuyu ve münafıklığı azaltır, samimiyeti arttırır ve kardeşliği pekiştirir.
12. Devletler ve milletler için dost ve düşman kavramlarının yeniden düşünülmesi şarttır. Coğrafi fetihler dönemi geçmiştir. İslam’ın önünü açmak için dünyayı bir barış adası yapmak gerekir.
13. “İnşaallah, istikbaldeki İslamiyet’in kuvveti ile medeniyetin mehâsini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umûmiyi de temin edecek.”
***
Okumak için tıklayınız:
'Hürriyet ve Demokrasi Ekseninde İslâm Kardeşliği' panelimizden önemli mesajlar...
Barış, hürriyet ve adaletle mümkün
Bediüzzaman'ı anmak için toplandılar: Panelimize coşkulu katılım...
İslâm Kardeşliği ve İttihad-ı İslam
2. MASA
1. Bu zamanın en büyük bir farz vazifesi ittihad-ı İslam’dır.
2. Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır. Azametli bahtsız bir kıtanın, şanlı talihsiz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi ittihad-ı İslam’dır.
3. İttihad-ı İslam’ın hedef ve maksadı Müslümanların üç büyük düşmanı olan ihtilaf, cehalet ve zarurete karşı sanat, marifet ve ittifak silahıyla mücadele etmektir.
4. İttihad-ı İslam’da esas olan İslamiyet milliyetidir. Çünkü ittihad-ı İslam’da (ırkı ne olursa olsun) bütün Müslümanları birbirine kardeş ve maddi-manevi yardımcı yapma düşüncesi vardır. Hac bu açıdan “İttihad-ı İslam’ı” sağlayan bir kongre hükmündedir.
5. İttihad-ı İslam; sevgi, saygı, muhabbet, adalet, marifet, pozitif düşünce gibi güzel hasletlerin önce İslam toplumunda canlanması ve oradan beşeriyete yayılması ile sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa bir kazanım oluşturacaktır.
6. Şahsî hataların umuma mal edilmesi, kişinin bir veya birkaç hatasıyla bütün iyilik ve güzelliklerinin silinmesi, mezhep farklıklarının su-i istimali, menfi milliyet gibi olumsuz hususlar, ittihad-ı İslam’ın önündeki engellerdendir.
7. Dinî cemaatler maksatta ittihad etmelidirler. Mesleklerde ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir.
8. İttihad-ı İslam’ın politik bir slogan sathîliğinden çıkarılıp, Nebevî bir yöntemle içi ahlak, fazilet ve hikmetle doldurulmalıdır. Bu da Kur’an’ın canlı bir örneği olan Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sünnet-i Seniyyesini ihya ve tatbik ile mümkündür.
9. İttihad-ı İslam’ın manisi her çeşidiyle istibdat, vesilesi hürriyet ve adalettir.
10. “İttihad- ı İslam” düşüncesi, ilim, adalet ve hakkaniyete hizmet eden Hz. İsa’nın gerçek dinini temsilcileri olan İsevi ruhanileri potansiyel bir müttefik olarak görür.
11. İttihad-ı İslam silahlı veya siyasi cihatla değil manevi cihat olan doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e layık doğruluğu yaşamakla gerçekleşir.
12. Aklın ilmin ve fennin hükmettiği zamanımızda bütün hükümlerini akla, ilme ve fenne tasdik ettiren Kur’an hükmedecektir. Bütün bilim adamlarının ilmi, Kuran ayetlerinin, Allah’ın(c.c.) Vahyi olduğunu apaçık gösteren mucize delillerden başka bir şey değildir. Bu mucize hakikat, Müslümanları mümin yapar, müminleri kardeş yapar, kardeşleri de bir araya getirerek İttihadı sağlar.
13. İslam kardeşliğinin ihyası ile ittihad-ı İslam; ittihadı İslam’ın tesis edilmesiyle de dünya barışı sağlanır.
14. İslam hakikatlerinin neşriyle yeryüzünü maddi ve manevi kirlerden temizleyecek, sulh-u umumiyeyi temin edecek ittihad-ı İslam’ı Rahman’ü-Rahim’den niyaz ediyor ümit ediyor ve bekliyoruz.
İslâm Kardeşliği ve dünya barışı
3. MASA
1. Allah (c.c) bütün semavi dinleri yeryüzünde sulhu ve barışı tesis etmek için göndermiştir.
2. İslam, kelime anlamı olarak barıştan geldiği için, terör ve anarşiyi reddeder.
3. Said Nursi’ye göre: “Bu zamanda medenilere galebe çalmak ikna iledir.” Bu nedenle ilme ve sanatadayalı cihad-ı manevinin esas alınması gerekir.
4. Uhuvvet-i İslamiyenin tesisi için ayrıştırıcı değil kucaklayıcı bir dil kullanılmalıdır.
5. Hakiki cumhuriyetin dili muhabbettir. İttifak için bu dilin hâkim olması iktiza eder.
6. Dünyada barışın tesis edilmesi için Asr-ı Saadet’teki gibi bireyden topluma doğru giden bir yol takip edilmelidir.
7. Tarafgirlik, toplumda yaygın bir hastalık haline gelmiştir. Bunun ıslahı için İslâm ahlâkının temel esası olan doğruluk ve hakperestlik hâkim kılınmalıdır.
8. Dünya barışı insanlığın ortak değerleri olan hürriyet, adalet ve meşveret ile mümkündür.
9. Dünyada huzur ve barışın temini için, güç merkezli değil, hak merkezli bir anlayış benimsenmelidir.
10. Dünya barışı için bölgesel ve küresel siyaset; ideolojik değil, insanlığa hizmet esaslı olmalıdır.
11. Eğitim sistemlerinin, insanların sadece maddi değil, manevi ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde düzenlenmesi dünya barışına büyük bir katkı sağlayacaktır.
12. Kur’an-ı Kerim’in “Velâ teziru vâziretun vizrâ uhra.” ayetinin ifade ettiği suçun şahsiliği ilkesi küresel hukukun ve barışın temeli olmalıdır.
İslam Kardeşliği, Aile ve Eğitim
4. MASA
1- Risale-i Nurlar, İslam kardeşliğinin önündeki engelleri kaldıran vicdan dersleridir. İmanlı vicdanlarda muhabbet, adalet, hürmet ve merhamet gibi ahlaki değerler gelişir.
2- “İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi onun validesidir.” Her anne- baba, evini birer medrese-i Nuriye yaparak orada hamiyet, fedakârlık, itaat, sabır ve tevekkül gibi yüksek hasletler taşıyan bireyler yetiştirmelidir.
3- “Helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” Hanemizdeki masumane ve samimi sohbet yüzer sinemadan, malayani sosyal medya paylaşımlarından ve dış dünyadaki menfi hallerden daha hayırlıdır.
4- Aile üyelerinin rolleri belirlenirken Kur’an ve sünnet esas alınmalıdır. Ailede İslam kardeşliğine temel teşkil eden meşveret tesis edilmelidir.
5- Bediüzzaman’a göre; bir ailenin mutluluğu; karı-koca arasındaki karşılıklı güven duygusu ve samimi bir muhabbetle devam eder. Ailede erkeğin kadına merhameti, kadının da erkeğe hürmeti ile tam muhabbet oluşur.
6- Peygamber Efendimiz (sav), iktisatlı olmada örnek alınacak en güzel rehberdir. İktisatlı olmak; toplumları yardımseverliğe, kardeşliğe, hayra ve huzura götürür. Tüm kâinatın kardeşliğini kazandırır.
7- Bediüzzaman; “Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder” sözleriyle marifete dayalı hakiki eğitimin adresini göstermiştir.
8- Kur’an’ın eşsiz bir tefsiri olan Risale-i Nur eserleri talim-i esma hakikatini ders verir. Bu bağlamda Risale-i Nur okumak, Kur’an’ın hakikatlerini idrak, kainatı tefekkür ve esmayı talim etmektir.
9- Göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten çekindiği emaneti üstlenen insan; enesini nübüvvetin hakikatleriyle şekillendirirse şecaat, iffet ve hikmet gibi yüksek ahlak esasları ortaya çıkar.
10- Bir kısım ebeveyn, çocuklarının hayat-ı dünyeviyeleri için her türlü fedakarlığı göze alırken, hayat-ı ebediyeleri için gerekli hassasiyeti göstermemektedirler. Böylece çocuklarınınahirette şefaatçi yerineşikayetçi olmalarına neden olmaktadırlar.
11- İslam’ın hakikatleri uğruna,“bir Said değil, bin Said feda olsun” diyen Bediüzzaman; abdestsiz süt emzirmemiş bir annenin ve başkasının tarlasından geçerken haram olur endişesiyle hayvanlarının ağzını bağlamış bir babanın evladıdır.
İslâm Kardeşliği ve İhlâs
5. MASA
1. İhlâs, hareket ve davranışta Allah’ın emrine uyup, rızasını kazanmak ve neticeyi Allah’tan beklemektir. İhlasın vizyonu müspet harekettir.
2. İhlâs samimiyettir. Kardeşlik ve barışın önündeki en büyük engel olan ikiyüzlülük ve münafıklığın zıddıdır.
3. Uhrevi ve dünyevi işlerde başarının sırrı ihlâstır.
4. İhlâs, külli manada şahs-ı manevide görünür. Şahs-ı manevi ise hür ve demokratik meşveretle ortaya çıkar.
5. İhlas, insanı olgunlaştıran İlahi bir nurdur. İnsan vücudu için ruh neyse, toplum hayatı için de kardeşlik odur. Kardeşliğin ruhu ihlâstır. İhlasın mayası imandır. İman ise yaratılan bütün mahlûkat arasında hakiki bir kardeşliği, muhabbeti ve dayanışmayı tesis eder.
6. Allah için sevmek, Allah için buğz etmek esastır. Siyasi tarafgirlik sebebiyle duyulan muhabbet ya da adavet ihlâsı kırar, kardeşliği zedeler.
7. Hakiki kardeş olan müminler, binanın birbirine kuvvet veren taşları gibi kenetlenmelidirler. Böyle bir kuvveti temin eden sır ihlâstır.
8. Mü’min, kardeşinin hatalarını, kusurlarını lütuf ve şefkatle ıslah etmeye çalışır. İnsanlar arası ilişkilerde, adalet ve vicdan prensiplerini esas alır.
9. İttihad, herkesin “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” dediği; “Hak yalnız benim mesleğimdir” demediği bir anlayışla sağlanabilir.
10. Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. Toplum hayatında bir çığır açmak isteyen, kâinattaki yaratılış kanunlarına uygun hareket etmezse, hayırlı işlerde başarılı olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.
11. Halis bir niyeti ifade eden fertteki ihlâs, meslek ve meşrepte ittihadı, toplumda dayanışmayı, İslâm âleminde kardeşliği ve insanlık âleminde de barışı sağlar.
12. Doğru İslâmiyet ve İslâmiyete layık doğruluğun yaşanmasıyla “İstikbalde en yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır.”