Ekrem Özden - [email protected]
@EkremOzden86
Bu gezi nereden çıktı?
Gazeteye başladıktan kısa bir süre sonra yurtdışı seyahatlerimin olabileceği düşüncesiyle ilk pasaportumu çıkarmıştım. Çantanızda 10 yıl geçerli ve 60 sayfalık bir pasaportunuz varsa bir şeyler sürekli olarak sizi yurtdışına çıkmak için dürtüp duruyor. En azından bende öyle oldu.
Bir gün Twitter’da gezerken Hrant Dink Vakfı’nın sayfasından #SınırlarıAşıyoruz, Türkiye-Ermenistan Seyahat fonu başvurularınızı bekliyor” diye bir tweet atıldığını gördüm. Sınırları aşmak, seyahat, Ermenistan… Bu kelimelerin bir araya gelmesi beni otomatikman bu fona başvurmaya sevk etti. Derhal vakfın internet sitesine girip başvuru formunu doldurmaya başladım.
Amaç:
Bu seyahat, Hrant Dink Vakfı tarafından Civilitas Foundation işbirliği ile “Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı” kapsamında Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir proje. Dolayısıyla başvuru sırasında sizden bu sürece katkı sağlayacak bir faaliyette bulunmanız bekleniyor. Benim de amacım, orada gözlemlediklerimle ilgili gazeteme bir gezi yazısı yazmak ve Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin Münâzarât’ta söz ettiği “Ermenilerle ittifak ve dostluğun” nasıl geliştirilebileceğine dair Ermeni bir kardeşimizle söyleşi yapmaktı. Başvuru formuna bu amaçlarımı yazıp beklemeye başladım ve 10 günlük bir değerlendirme sürecinden sonra başvurumun onaylandığına dair dönüş yapıldı. Artık ilk yurtdışı seyahatimi yapmak için geri sayım başlamıştı…
GİDİŞ:
Vakıfla bilgi-belge muhtevalı yazışmalar bittikten sonra Erivan’a gideceğim o gün gelip çattı. Küçük bir valiz ve fotoğraf makinemle birlikte yola koyuldum. Yeşilköy Havalimanı’ndan uçuş biletlerimi alıp beklemeye ve not tutmaya başladım. İşte bu gezi yazısında benim Erivan’da bulunduğum 4 gün içinde tamamen subjektif / öznel olarak aldığım notları ve Ermenistan’a dair sorduğum sorulara bizzat Ermenilerden aldığım cevapları okuyacaksınız.
Uçuş-Erivan’a iniş
Türkiye’den Erivan’a direkt uçuşlar haftanın sadece 2 günü var, bu günlerin dışında gitmek isteyenler önce Gürcistan’ın başşehri Tiflis’e uçup oradan dolmuş ya da taksilerle Erivan’a gidiyorlar. Ben direkt uçuşu tercih ettim. Bizi uçağa götüren servis aracında 1 bey 2 hanım yolcunun aralarında Türkçe konuştuğunu görünce yanlarına gittim ve tanıştım. İsminin Civan Babaoğlu olduğunu öğrendiğim bey İstanbul’da iş adamı ve aynı zamanda Kayseri’deki Ermeni kilisesinin görevlilerinden biriymiş. Uçağa gidene kadar sohbet ettik, onlara, çantamda bol miktarda bulunan 20 Ocak tarihli Hrant Dink manşetli gazetemizden hediye ettim, telefon alış verişi yaptık. İstanbul’da görüşmeye devam etme dilekleriyle ayrıldık…
Ve Erivan…
2 saat 20 dakika süren rahat bir uçak yolculuğunun ardından gece geç saatlerde Erivan Havaalanına indim. Çıkışta beni referans kişim olan Vardan Galtsyan ve kalacağım otelin sorumlularından Azad karşıladı. Hrant Dink Vakfı’nın Erivan’daki proje koordinatörü Anna Yeghoyan’ın benim için ayarladığı havaalanını transferine binip Khanjyan Caddesi’ndeki kalacağım otele gittik. Erivan’ın yerel saati Türkiye’den 2 saat ileride. Ertesi gün mesai var, ama buna rağmen otel lobisinde üçümüz biraz sohbet ettik. Ben odama yerleştim ve Vardan kardeşimle ertesi günü programlayıp onu yolcu ettik.
Sabah Azad ile kahvaltı yaptıktan sonra hava ayaz olduğu için sıkıca giyinip dışarı çıktım, boynuma fotoğraf makinamı asıp Erivan’ı keşfe koyuldum.
Ve Erivan... Geleneksel metinler, Nuh’un tufandan sonra karayı ilk gördüğü yerde “Yarevats!” (Göründü!) diye bağırmasını kaynak gösterseler de, Yarevan, adını muhtemelen İ. Ö. 8. yüzyılda kurulan Urartu kalesi Yarebuni’eden alır. Dünyanın, sürekli yerleşim olan en kadim şehirlerinden olan Erivan, Sovyet döneminde Aleksandr Tamanyan’ın 30 bin kişilik küçük bir taşra şehrini büyük bir sanayi başşehrine dönüştürmeyi başaran mimarî planı çerçevesinde bugünkü modern görünümüne kavuştu. İşte bu buram buram tarih kokan şehrin bir bölümünü tek başıma gezdim. Ayağımın götürdüğü yere, özellikle de şehrin işlek caddelerine gittim. Tarihî binaları, kiliseleri, heykelleri fotografladım. Erivan’da heykel çok yaygın, hemen hemen her caddede önemli birinin ya da askerî bir “kahraman”ın heykeli var.
Bu günlük Abovian meydanına kadar gidip tekrar otelime dönüyorum, akşam Vardan geliyor, sohbet ediyoruz.
Vardan Galtsyan arkadaşım ile Erivan’a geldiğim gece otel lobisinde....
Ertesi gün
Civilitas Foundadation’dan Anna Yeghoyan’dan, benimle tanışmak ve gezi hakkındaki ilk izlenimlerimizi dinlemek istediğine dair bir e-posta alıyorum. Büyük Opera binasının önünde buluşmak üzere randevulaşıyoruz. Opera, otelimden 20-25 dakikalık bir mesafede, biraz erken çıkıp yürüyerek gidiyorum. Türkiye’den başka bir katılımcı olana Alp Bey de orada. Karşılaşıyoruz. Biz sohbet ederken Anna Yaghoyan ve Anush Babajanyan geliyorlar. Hep birlikte opera binasına yakın bir cafeye gidiliyor. Cafede bize, Erivan’daki ilk izlenimlerimizi ve önümüzdeki günlere dair planlarımızın neler olduğunu soruyorlar. Daha sonra Anush Hanım benimle kısa bir röportaj yapıp bunu kayda alıyor. Röportajda, Bediüzzaman Said Nursî’nin söyledikleri ışığında Ermeni halkı ile dostluk ve ittifakın geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Erivan’a geldiğimi, burada çok iyi karşılandığımı ve umarım çabalarımızın gönlümüze göre sonuç vereceğini ifade ettim. Gazetemizden ve yayın politikamızdan sözettim. Daha sonra ayrıldık. Biraz gezip otelime döndüm.
Erivan Cumhuriyet Meydanı
Sonraki gün
Odamdan lobiye indiğimde Azad ve otelin kat görevlisi hanım kahve içiyorlardı. Bana da “Kahve içer misin?” diye sordular. Ben de bir Türk kahvesi istedim. Daha sonra hep birlikte kahve içip sohbet ettik. Çok sıcak davrandılar. Vardan’ı aradım. Bir gün önce, muhabir olarak çalıştığı Ermenistan TV’de Türkiyeli yönetmen Fatih Akın ile “The Cut” (Kesik) filmi üzerine röportaj yaptığını ve onun montajıyla uğraştığını söyledi. Otel lobisinde diğer konuklarla Türkiye, Ermenistan, 1915, Tehcir vs. üzerine konuşuyoruz, akşam saatlerinde Vardan geliyor hemen çıkıyoruz.
Önce birlikte bir akşam yemeği yiyoruz. Hava soğuk olduğu için kapalı bir mekânda oturuyoruz. Siparişlerimiz geliyor. Tam yemeğin ortasında yan masadaki 3 adamın aynı anda sigara yakıp içmeye başlamasına şok oluyorum. Vardan’a, yekten “Vardan, nasıl yani, burada kapalı mekânlarda sigara içilebiliyor mu?” diye soruyorum. O da “Evet, maalesef Ermenistan’da hâlâ böyle bir yasak yok. Kapalı mekânlarda sigara içmek serbest, ama keşke burada da yasaklansa” diyor. Bu olay Ermenistan-Türkiye kıyaslamasında bana bir fikir daha veriyor. Lokantadan çıktıktan sonra Erivan Cumhuriyet Meydanı’na gidiyoruz.
Cumhuriyet Meydanı’nda; Amiryan, Abovyan, Nalbandyan ve Dikran Medz caddlerinin açıldığı meydanda, Ulaşım ve İletişim Bakanlığı, Dısişleri Bkanlığı, Ulusal sanat galerisi, Ermenistan tarih müzesi, hükümet binası ve postane bulunuyor. Mimarı Tamanyan olan ve inşaasına 1926’da başlanan meydanda 1940 yılında konan Lenin heykeli, 1991’deki bağımsızlıkla birlikte indirilmiş ve “Lenin Meydanı”nın adı “Cumhuriyet Meydanı” olmuş. Bugün ise, siyasî gösterilere, büyük kutlamalara ve çeşitli sosyal faaliyetlere ev sahipliği yapıyor.
* * *
YARIN: Tek İslâm eserindeki namaz