1- Cimriliğimize ilâç olsun Ramazan.
Hırslarımız köşeye çekilsin. Şu kavgaların (kavga) doğuracağını bilelim; (bilelim de) sakinleşelim. Çok gerdik. Çok (dünya) olduk. Çok (beton) olduk. Çok ağaçsız, çok rüzgârsız, çok hatırasız kaldık. Sükûnete bir yol/adres olsun bu ay. Öteki aylara da selâmı gitsin, gölgesi düşsün.
***
2- Herkese yetecek kadar et, ekmek var mı; var. Nerden belli? Ramazan’dan... Demek bu (diğer günlerde de) mümkün... Peki bu kavgalar niye? Anlamak zor değil... Risale bu sıkıntının nereden geldiğini söylüyor. “Avrupa kâfir zalimlerine ve Asya münafıklarına...” dikkat çekiyor. İnsanlık niye inliyor; bilelim diye.
***
3- Dünya ne zamandır çöl...
Açız, açıktayız.
Araya giriyor zalimler; durmadan;
İftara daha çok mu?!...
***
4- İşte bak, Ramazan... çarçabuk gidiyor. Bir şeyler al bu aydan; bu aya bir şeyler kat. Âciz olduğumuzu anlatmaya geldi bize. Ömrümüzü, malımızı, sevdiklerimizi tutamıyoruz; hepsi vedacı... Ömrü kısa zannediyoruz; değil; uzun (işler) yapabilirsin. Yunus gibi... Ömrü uzun zannediyoruz; değil; yapıp ettiğin bir şey yoksa; istersen bin yıl yaşa; nefesi verdiğin ânda, ne var geride? Uzunluk/kısalık sana bağlı...
***
5- Rengi değişen şehir
Birdenbire geldi Ramazan.
Evlere, sokaklara, her yere...
Kalbimin elinden tuttu.
Daha bir güldü sofralar.
Sular... bu kadar serin miydi!
Hazine miydi bir lokma ekmek!
Sofradaki herkes gülüyordu;
Ölüyordu saltanatı şatafatın.
***
6- Ramazan’ın güzelliğini yansıtabilirsek; dünya merak eder de bir değişikliğin önünü açabiliriz.
***
7- Dönüş/üm
Ramazan işte böyle gelir;
Erir heveslerin elemi.
Sonsuz savurur atar;
Yalnızlık denilen matemi.
***
8- Aç gözlülüğün gözünü kapatıyor Ramazan gözümüzü açıyor!
***
9- Ramazanda sakinleşiyor dünya-m.
Kuş yuvası bozulsa umurumda...
Umurumda topal karıncanın hakkı...
***
10- Ne zaman çocukluğumu düşünsem;
Baş köşede Ramazan...
***
11- Sahur sofraları...
Ta çocukluğumdan beri...
Ne bileyim işte hayalimde bir yerde...
***
12- Bir rüya gördüğümüz;
Uyurken/uyanıkken...
Elimizde kalan ne?!...
Uyandır beni bu rüyadan; al anne!
***
13- Açlık, insanı doyurur mu... doyurur! Nasıl oluyor, diye bana sorma; kendi derdimi zor anlatıyorum zaten! Oruç tutup kendin göreceksin! Denemesi bedava, değil; deva!
***
14- Unutmuştum yaşamayı;
Kuşların telâşları, karıncalar...
Bulutların heyecanı, gökyüzü, rüzgâr...
Her yanı yaşamak sarmış.
Unutmuştum kendim olmayı.
Olmayı unutmuştum olmayı.
Tatlı ve sakin bakınca Ramazan;
Hatırladım ki ben O’na açım...
***
15- Sahur... Davulun sesi (uzaktan) hoş geliyor. Ramazan... hoş geldi, hoş geçiyor. Yalnız; daha bir asılmalıyız duâlara... Dünyanın tadını tuzunu kurcalayanlar var.
***
16- Tutmak, tutulmaktır Ramazan! Niyetini bozmamak! Hani o verdiğimiz sözde durmak! Kendimizi tuttuğumuz ânlardır Ramazan!
***
17- Davulcu
Davulcu, geceyi silkeledi gitti.
Seyirterek baktım pencereden;
Çocukluğumdaki gibi!
Pencereler hürriyetin yanı/dibi...
Vurdukça davula uyandı yıldızlar!
Evlerde sahur aydınlığı...
Karanlığa doymada gece; gitti gidiyor!
Davulcu... pasını, hasını siliyor uykuların.
***
18- İftar güzellemesi
Hayat sayfasına bir “sayha” daha düştük.
Hilâl bir ay vardı Çamlıcalarda...
Aman bir iftar...
Aman bir muhabbet...
Yaman bir buluşmaydı.
Ne ürpertili sevinçler doluştu yüreğimize!
Ne güzel üşüdük bir Ağustos Boğaz’ında!
***
19- Davulcu
Davulcu;
kolayını bulmuş;
Bir tokmak bir davulla,
U/yandırıyor geceyi!
İçimde;
Bin bir gece...
Gelsin o çocukluğumdaki davulcu;
Hem korkuyla yeniden sarınayım yorgana hem uyandırsın beni.
***
20- İftarı cebinden ver abi! Yörük sırtından koyun bağışlama. Ali’nin parasını Veli’ye verme. Öyle iftarlara da beni çağırma.