1- İFTARI BEKLERKEN
İftarı beklemek... bir şiir gibi...
Bütün yiyecekler ahenkli...
Hepsi gülüyor, ha!
Bir vakte kadar;
Dokunulamayan güzeller gibi...
İftarı beklerken...
Ölüler diriliyor gibi...
Ekmek kokuları ile kardeşmişiz meğer!
Bu böyle yakınlık... hayra alâmet...
“İftarı Beklerken...” diye bir film olmalı...
Sabrın fotoğrafını çekmeli rejisör:
Hiçbir şeyin bizim olmadığını...
El bebek gül bebek beslendiğimizi...
İftarı beklerken... fakir zengin bir olduğu...
Hangi zengin!
“Zengin...” dediğin çamuru buğday yapar.
Gökyüzüne yıldızları O takar.
Zengin; her şeyin sahibine denir.
İftarı beklemek... insan olduğumuz...
Yani âciz ve fakir olduğumuz...
Ezelden ebede ihtiyaç... duâ olduğumuz...
İftar sofraları, oh be, kayıplarımızı bulduğumuz...
*
2- Biz iftarı bekliyoruz. Hafif, sakin, yumuşak, ipeksi, konuşkan bir rüzgâr. Ve dibimizde tepesine bombalar yağdırılan yüzyılın acısı insanlar... Ne denir, ne yapılır bu durumlarda? Çok şey... Yaşıyorken çok şey... de... Nasıl olacak, kim yapacak?!...Tuhaf zamanların ortasındayız. Saatler durmuş gibi... Şu an bir ismi var dünyanın: Zulme karşı sessizlik... İnceden, gülden zamanlar nerde kaldı?!...
*
3- İmsaktan iftara...
Safa’dan Merve’ye...
Sonsuz ölümden sonsuz hayata taşındık ya...
Gafletten aşka açılış gibi...
Yıkılışı bütün uçurumların...
Bu içim hangi çöl, hangi umman...
Ne koşsam ne dursam bitmeyen dâvetler...
Ne yorgunum ne dinlenmişim...
Burası yangın yeri...
Allah’ım tut elimden;
Zamanlar arası yolculuk...tan başım döndü!
*
4- İftar yaklaşıyor.
Zamanı içmiş gibi ağaçlar;
Ağır, sakin, mütevekkil...
Kuşların sesi gökyüzünü dolduruyor.
Uçup gidiyor zaman.
Yumuşacık bir şey mi zaman;
Gözlerime dolup dolup boşalan...
Kuşların kanatlarından savrulan...
Bir rüzgâr mı alnıma dokunan...
*
5- İftar...
Cennet sofralarının dünya adı...
Yüzü gülüyor herkesin;
Âlem birdenbire rahatladı.
*
6- Unutmam Seni
İftar rehaveti; ana kucağı gibi...
Çarçabuk; nasıl da çocuk oluyorum!
Çorba mı, çay mı, su mu;
Allah’ım seni çok seviyorum.
Suyun serinliği, ekmeğin kokusu...
Seni böyle anlatmadılar ki okullarda.
Bu Ramazanlar da olmasa;
Sürüp gidecekti gaflet uykusu.
Söz verdim Allah’ım unutmam seni;
Diplomalarımın unutkanlığına inat.
Bitmeyen sorularıma “her nefes” aldığım cevap...
Çocukluğumdaki gibi seveceğim seni.