Bir kardeşimiz seferlerin, gezilerin sıklıkla yapıldığı yaz dönemi vesilesiyle, “Bediüzzaman ve bazı talebeleri seferilikte de dört rekatlı namazlı kısaltmamış, dört kılmıştır, deniyor. Şahsen sıklıkla sefere çıkıyorum, Bediüzzaman’a uyarak tam kılabilir miyim?” şeklinde bir sual yöneltti.
Bunu anlamak için müçtehid, içtihad ve mezheplerin hakikatlerini anlamamız gerekir: “Asırlara göre şeriatlar değişir; belki, bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü’l-Enbiyâdan sonra, Şeriat-ı Kübrâsı her asırda, her kavme kâfi geldiğinden, muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır. Fakat, teferruâtta bir derece ayrı ayrı mezheblere ihtiyaç kalmıştır. Evet, nasıl ki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mîzaçlara göre ilâçlar tebeddül eder; öyle de, asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tahavvül eder. Çünkü, ahkâm-ı şer’iyenin teferruât kısmı ahvâl-i beşeriyeye bakar, ona göre gelir, ilâç olur.”1
Kur’an ve Sünnet-i Seniyeden hüküm çıkarma yetkisine sahip olan mezhep imamları, müçtehidler kendi kafalarına göre hüküm koymazlar, koyamazlar. Var olan mestur hükümleri, “zaman, mekân, imkân ve şart ve mizaç/fıtrat/yapılara” göre ortaya çıkarırlar. Zira, “Ahkâm-ı İlâhiye, mezheblere, hikmet-i İlâhiyenin sevkiyle ittibâ edenlere göre değişir; hem, hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur.”2
Yirmiyedinci Söz’ün yazılmasının temel esprisi “Dört mezhep haktır, herkes kendi mezhebinin peşinden gitmelidir.” Bediüzzaman seferilik meselesini de İçtihad Bahsinde içtihat etmiş, noktayı koymuş; tartışmaları bitirmiştir: “Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti (sebebi) ayrıdır. Hikmet ve maslahat ise, tercihe sebeptir, îcâba, îcâda medar değildir. İllet ise vücûda medardır. Meselâ, seferde namaz kasredilir. İki rekât kılınır. Şu ruhsat-ı şer’iyyenin illeti seferdir. Hikmeti ise meşakkattir. Sefer bulunsa, meşakkat hiç olmazsa da namaz kasredilir. Çünkü, illet var. Fakat sefer bulunmasa, yüz meşakkat bulunsa, namazın kasredilmesine illet olamaz...3 Yâni, bir amel, ibadet hikmet ve maslahat var diye yapılmaz, sebep varsa yapılır. Hikmet ve maslahat ise, tercihe sebep olabilir. Evinde hasta veya malül olan kişi, dört rekatlı namazları iki kılamaz. Ayakta duramazsa oturarak, oturarak kılamazsa yatarak, yaslanarak dört kılacaktır.
Görüldüğü gibi Bediüzzaman’ın içtihadı hiçbir yorum ve tereddüde meydan germeyecek şekilde açık ve nettir. Ayrıca, Hanefilerin içtihadını benimsemiştir. Kafa karışıklığına gerek yoktur.
Dipnotlar:
1-Sözler, Enst./intr., s. 447.;
2-Age.; 3-Sözler, s. 444.