Bir kardeşimiz, “Bediüzzaman’ın (ra) ‘Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz.”1 şeklindeki sözlerinin kısa izahını istedi.
Hiçbir müfsit, yani fesat çıkaran, “Ben bozguncuyum!” demez. Her daim kendisini iyi niyetli, doğru, haktan yana gösterir. “Yahut bâtılı hak görür.” Yâni, iyi niyetlidir, ama, yanlışı doğru zanneder. Hiçbir faziletli, ahlâklı, dürüst insan da yanlışını bile bile müdafaa etmez. Zira, bu fıtratını bozmamış insanın şanına ve vicdanına aykırıdır. Bilmediği halde ifsat eden, bozan, kendi fesadını hak, düzgün, doğru zannettiğinden hararetle yaymaya çalışır. Aslında hatalarını kabul etmeyen kendisine de zarar verir. Yanlışını kabul etmek, korku, endişe, kaygı, öfke gibi duyguların seviyesini asgariye indirir; stresi azaltır.
Her meselede mihenk, dine uygun olan görüş ve fikirlerdir. Ona ters düşen reddedilmelidir. Yoksa işin içinden çıkılamaz.
İnanç, iman, fikir ve siyaset tarihine baktığımızda nice müfsitlerin “Ben müstakimim” diyerek pek çok insanı dalalete, savaşlara sürüklediklerini görürüz. Şu halde, ifsat eden ile müstakimi, doğru ve haklı olan ayırmamız şart. Hakkın, doğrunun mihengi, ölçüsü İslamiyet, yani, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyedir. Üstad için “mihenk,” Kur’ân, Sünnet-i Seniyyedir. Yüz yılı aşkındır binlerce âlim, bilirkişi, otorite tarafından mihenge vurula geliyor. Tek bir meselede Kur’ân, Sünnet-i Seniyye ile çeliştiğine rastlanmamış.
Bizim için mihenk, Kur’an ve Risale-i Nur tefsiridir. Zira biz, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin ölçülerini ortaya koyacak çapta bir bilgiye, ilme ve tecrübeye sahip değiliz. Üstad Bediüzzaman (ra), “Şu hüsn-ü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsn-ü zan edebilirsiniz. Delil ve âkıbete bakınız” diyerek ahirzamanın dehşetli fitne, fesatları için dünya çapında muhteşem bir ölçü vermiştir başta kendisini mihenge vurulmasını isteyerek...
Dipnot:
1-Münâzârât, Enst./inter., s. 49.