Anneniz-babanız, kardeşiniz, akrabanız, arkadaşınız, komşunuz, partidaşınız bir suç işlese, “Madem bunlarla akrabasınız öyle ise siz de cezalandırılacaksınız!” denilse ne yaparsınız?
Veya sizin suçunuzu yukarıda saydıklarımıza yükleseler onlar ne der? Az biraz akıl ve feraset, birazcık da bilgi sahibi iseniz, “Birisinin hatası, suçu ile toptancılık yapıp kardeşi, akrabası, meslekdaşı vs. suçlanamaz!” diye feryad edersiniz!
Eğer biliyorsanız, “Velateziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.”1 cihanşümul hukuk kuralını hatırlatırsınız. Ve mânâ olarak, “Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza veren; veya İstanbul’da bir esnafın cinayetiyle Bağdat’ta bir dükkâncıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm eden zalimdir”2 pasajını nakledersiniz. Baktınız devam ediyorlar, şu meâldeki âyeti de nazara verirsiniz:
Ya masum olduğunuz halde sizi ve yakınlarınızı cezalandırsalar ne yaparsınız? “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletten ayrılmaya yöneltmesin. Adaletli davranın…”3 meâlindeki âyete göre kâfir de olsa, suçlandığı mevzuda mâsum ise hakkını aramakla mükellefsiniz!
“İnsan, medeni-i bittab olduğundan ebnâ-yı cinsinin hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükellef...”4 olduğundan başkasının da hakkını aramak farz, aramamak zalimliktir! Yani, insan yaratılışında medeni olduğundan kendi cinsinden olan, yani, insanların hukukunu korumak ve kendi hakkını da onlar içinde aramakla mükelleftir, sorumludur, mecburdur. Sanki şu hadis-i şerife masadak olduk gibi, Peygamberimiz (asm): ”Ya iyiliği emreder, kötülükten men edersiniz. Yahut Allah şerlilerinizi hayırlılarınıza musallat edecektir. O zaman hayırlılarınız dua etse de duaları kabul edilmez.”5 “Bir toplulukta birtakım günahlar işlenir, işlemeyenler o günahları işleyenlerden daha güçlü ve daha çok oldukları halde, engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden cezâ verir.”6
Ve yine bir gün Peygamberimize (asm), “İçimizde iyi insanlar varken, helâk olur muyuz?’ diye sorulmuş. O da, ‘Evet, ahlâksızlık ve günah çoğaldığı zaman helâk olursunuz?’ buyurmuşlardır.”7
Yoksa bu faiz, fakirlik, yoksulluk, kriz, kaos, zulüm ve haksızlıklara maruz kalarak helâk olduk da farkında mı değiliz! Uyanmak için daha şiddetlerini mi bekliyoruz!
Dipnotlar:
1-En’âm Sûresi, 164; vd.; 2-bknz., Mektubat, Enst./intr., s. 66.; 3-Mumtehine Suresi, 8.; 4-Münâzârât, s. 137. 5-Ebû Dâvûd, Melâhim, 17.; 6-Buhârî, Müslim, Fiten 4