2019 sonunda dehşetini hissettiğimiz koronavirüsünün gölgesinde başlayan 2020 yılı bitmek üzere.
Oturup kalkmamız, sosyal hayatımız, büyük ölçüde değişti virüs salgını yüzünden. Kimimiz bütün risklerine rağmen eskisi gibi işlerine devam ediyor, kimimiz evden çalışmaya başladı, kimi de işini ve kazancını kaybetti. Sokağa çıkmalar yasaklandı, bayramlarda evden dışarı çıkılamadı, kısaca gündelik hayatımızın değişmeyen rutini kalmadı neredeyse. Öğrenciler eğitimden mi uzak, uzaktan mı eğitim olduğu belli olmayan bir metodla tahsillerini sürdürmeye çalışıyor. Açıldı, açılacak, yarı açıldı, isteyen gidebilir derken, okullarda yaşanan curcuna başka yerde yaşanmadı. Uzaktan verilen derslerin sınavlarının yüz yüze yapılacağı ilân edildi, en son yüz yüze sınavların ertelendiği bilgisi yüzde yüz netlik kazandı.
Umutlarımız hiç bitmedi ancak zamanla yapıları değişti. Virüs ülkemize uğramadan önce, daha doğrusu uğradığı resmî olarak duyurulmadan önce, ülke olarak protein yapımızın virüse karşı dayanıklı olduğu, bize bulaşmayacağını iddia edenler vardı. Sağımızdaki-solumuzdaki, üstümüzdeki altımızdaki ülkelerde kol gezen virüs bizden korktu zannettik. Bulaşmalar başlayınca dut pekmezi ve sumak suyu içmenin bizi koruyacağını düşündük. Esasında, “havalar ısınınca geçer, biter” fikri, yazın bu illetten kurtulacağımızı hissettiriyordu. Değişen şartlara göre umudun genetik yapısının değişmesine “umutasyon” denir.
Sonra aşılara umut bağladık. Bütün suçu 2020 yılında görenler de vardı. Yangınlar, seller, depremler ve virüs salgını ile başlayıp türlü afetlerle devam eden bir yıl, masum olabilir miydi? Onlara göre bu yıl biterse dertler de bitecekti. Yılb”aşı” o yüzden çok önemliydi. Tam da dünya çapında aşı dağıtımları başladı derken, virüsün mutasyona uğradığı bilgisini aldık mı? Hadi bakalım, şimdi neyden medet umacağız, kimbilir...
Mutasyon
Mutasyon geçirmiş virüse karşı aşılar ve ilâçlar etkili olacak mı, mutant virüs mutad yöntemlere karşı dayanıklı olacak mı belli değil. Sanatçı Şemsi Belli’ye ait “gönül penceresinden” şarkısından ilham alarak mutasyon geçiren virüse seslenmek istiyorum:
“Gönül karantinasından ansızın gelip geçtin
Bir maskenin tülünü, yeniden delip geçtin
Madem ki son aşının kırık bir müjdesiydin
Niçin yarım bıraktın umutları, neden mutasyona geçtin?
Bir salgının külünü yeniden yakıp geçtin
Ne çok korkmuştuk senden, ne çok hatırlar mısın?
Aşıyı kollarımdan, zerk etsem duyar mısın?
Bir bahar seli gibi bulaşıp bize geldin
Bir salgının külünü yeniden yakıp geçtin”
2020 yılının tek mutasyon geçireni virüs değil tabiî ki... Döviz rezervlerimiz, döviz kurları, çarşı pazardaki fiyatlar, vergi çeşitlerimiz ve oranları... Sonra, pik yapan, her bir ayı bir öncekinden daha iyi olan, en kötüyü her zaman geride bırakan, dünya devi ülkelerin kendisini kıskandığı ekonomimizi yönetenler mutasyona uğradı. Ve tabiî, faizler de... Gerçi tepetaklak olmuş ekonomimizdeki değişime mutasyondan ziyade -amuda kalkmak tabirine benzerliği sebebiyle- “amudasyon” dense yeridir. Galiba bu senenin mutasyona uğramayacak veya uğrasa da en az etkilenecek şeyi asgarî ücret olacak...