YÂ CELÎL! |
Ya Celîl, Ya Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm! Celâl, celâdet, ululuk ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile sıfatlanansın. Celâdet ve ululuk, Sana mahsustur. Sen’in Zatın da büyük, sıfatların da büyüktür. Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir. Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz, hiçbir ölçü rakamlarınla ölçülmez. Ya Celil, bütün celâl sıfatlarıyla sıfatlanmış olan; en geniş dairelerde varlıkların türleri üzerinde icraat ve tecelliyâtlarıyla rububiyetinin ihtişamını gösteren; birliğini ve yüce zâtına lâyık muhteşem sıfatlarını bildirensin. Ya Celil, kudsî bir hadis-i şerifte; “Ben, izzetim ve celâlim hakkı için zulmedenden er veya geç intikamımı alacağım. Ve mazlûmu görüp de yardıma gücü yettiği halde yardım etmeyenden de bunun hesabını soracağım” (Harâitî) diyorsun ve biz de bu zalimlerden olmamak için dikkat ediyoruz. Büyüklük alâmeti olan ne kadar kemalât varsa hepsi Sana mahsustur. Mahlûkattaki bütün kemâlât, mükemmellikler Sen’in kemâlinin zayıf bir gölgesi ve işaretidir. Aynı zamanda büyük bir fazl-ı kerem sahibisin ya Celil! Mahlûkat üzerine akıp taşmakta olan sayıya gelmez, sınır kabûl etmez nimetler hep Sen’in ihsanın ve ikramındır. Bütün o nimetlerin zerresinde olsun Sen’den başka hiç kimsenin hakkı yoktur. Celâl, aynı zamanda, emir ve yasak koyma hakkına sahip olma demek olduğuna göre; biz insanlar arasında birimizin celâl sahibi olması demek, başkaları üzerinde uygulama gücü olan ve kendisine itaatten başka yol bulunmayan kimse demektir. Bu sebeple celâl sahibi insanlar bu güçlerini kullanırken adaletli davranmaları gerekir. Ya Celil, Sen’in celâlinden Sen’in Rahman ismine sığınıyoruz. Bu dünyaya ve kâinata baktığımızda Sen’in Celâl ve Cemal isimlerinin dengesi açıkça görülüyor. Sen’in dışında her şey küçüktür. Her üstünlük ve büyüklük taslayan aslında küçüktür. Bütün üstün sıfatlar Sen’indir ve hiç kimse Sen’den üstün olamaz. Aslında Sen’in büyüklük ve yüceliğini hiçbirimiz hakkıyla kavrayamayız.
FAHRİ UTKAN |
04.09.2010 |