HAK GELİNCE... |
Hamza o gün ava gitmişti. Dönüşünde, bir câriye önüne çıktı ve “Ey Umare’nin babası! Kardeşinin oğlu Muhammed’e, Ebu Cehil ile arkadaşları tarafından yapılanları görmüş olsaydın asla dayanamazdın!” dedi. Hz. Hamza heybetli bakışlarını cariyeye dikti ve “Ebu’l-Hakem b. Hişam ona ne yaptı?” diye sordu. Cariye: “Ona şuracıkta türlü türlü işkenceler yaptı, hakaret etti. Sonra da çekip gitti. Muhammed de ona hiçbir şey söylemedi!” dedi. Hz. Hamza, “Bu söylediklerini sen, gözünle gördün mü?” diye sorunca cariye “Evet, gördüm!” dedi. Hamza henüz Müslüman olmamıştı. Kimden ve nereden gelirse gelsin haksızlığa asla dayanamıyordu. Yeğenine hakaret edilmesine dayanamadı, silâhını çıkarmadan, derhal Kureyş’in toplantı yerine gitti ve “Kardeşimin oğluna hakaret eden sen misin?” diyerek yayı ile Ebû Cehil’in kafasına vurup yaraladı. Sonra da: “Sen Muhammed’in akrabaları tarafından terk edildiğini mi sanıyorsun? İyi dinle: Ben de onun dinini kabul ettim. Şimdi ister sen, isterse buna cesareti olan kim varsa çıksın karşıma!” dedi. Ebu Cehil, kendisini savunmaya çalışarak “Ama o bizi akılsız saydı. Putlarımıza hakaret etti. Atalarımızın tuttuğu yoldan ayrı bir yol tuttu!” dedi. Hz. Hamza’nın cevabı sert ve kararlı idi: “Siz ki, Allah’tan başkasına ilâh diye tapmaktasınız. Sizden akılsız kim var?” dedi ve Kelime-i Şehadet getirdi. Ebu Cehil’in akrabalarından bazıları, “Biz seni, dininden dönmüş görüyoruz!” dediler. Hz. Hamza’nın cevabı bir hakikatin tesbiti idi: “Dönersem ne var? Muhammed’in (asm) dininin gerçek olduğu bence belli olmuştur! Onun Resulullah (asm) olduğuna ben şehadet ediyorum. Söyledikleri hak ve gerçektir. Ben, vallahi ondan ayrılmam! Eğer sözünüzde doğruysanız gelin de bana engel olun bakayım?” Ebu Cehil onlara: “Bırakın Umare’nin babasını! Vallahi, ben onun kardeşinin oğluna çok çirkin bir şekilde sövüp saymıştım. Buna müstahak oldum!” diyerek suçlu olduğunu itiraf etti.
AHMET ÖZDEMİR |
04.09.2010 |