Rubûbİyet-İ mutlaka cİhetİnde mükâleme |
”Kur’ân, hem rubûbiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir” (Sözler, 2004, s. 590)
Rubûbiyet-i mutlaka, mutlak rubûbiyet, sınırsız, hiçbir kayıd ve şarta tâbi olmayan Rabb’lıktır. Her şeyi kuşatan ve emri altında bulunduran, terbiye eden Allah’ın kayıtsız, şartsız terbiye ediciliğidir. “Beşerin akıllarına ve fehimlerine göre konuşmak bir tenezzül-ü ilâhîdir. Evet, bütün zîrûh mahlûkatını konuşturan ve konuşmalarını bilen, elbette kendisi dahi o konuşmalara konuşmasıyla müdahale etmesi, rubûbiyetin muktezasıdır. ‘De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizler mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenirdi.’ (Kehf Sûresi, 18.109.) âyetinin sırrıyla, kelâm-ı İlâhî nihayetsizdir. Bir zâtın vücudunu bildiren en zâhir alâmet, konuşmasıdır. Demek bu hakîkat, nihâyetsiz bir sûrette Mütekellim-i Ezelînin mevcudiyetine ve vahdetine şehâdet eder.” (Yedinci Şuâ)
BAKİ ÇİMİÇ |
04.09.2010 |