Oruç, kendimi ‘adamdan saymanın’ ilk nişanesi idi |
Sanatçı İbrahim Sadri, Oruç ve Ramazanla ilgili duygu ve düşüncelerini anlattı. * Ramazan ayı sizin dünyanızda neyi ifade ediyor? Önce umudu elbette. Yenilenmek için büyük bir fırsatı. Güzel ve doğru bir dünya için bireysel anlamda bir arınmayı. Ne bileyim, çocukluğumu belki. Eve pide götürebilme izzetini. Ne kadar ayağım sürçmüşse de, yolum sapalara düşmüşse de Yaradanın karşısına bir daha çıkabilme ve af kapısını çalabilme cesaretini. Uzun ve bereketli sahur söyleşilerini. Olanı biteni, çizelgelere ibrelere randevu saatlerine göre değil de, iftara, imsaka göre ayarlama farklılığını. O kadar çok şey çağrıştırıyor ki. İlk aklıma gelenler bunlar.
* İlk orucunuzu, sahurunuzu veya teravih namazınızı hatırlıyor musunuz? İstanbul Fatih... 70’li yılların ilk seneleri... Başı kabak, kısa pantolonlu bir oğlan... 9-10 yaşlarında. Hiç akşam olmayacak, top atılmayacak sanarak mahallece tutulan orucun içinde yer almanın keyfi, onuru, bereketi... Aile büyüklerine habire dili kontrol ettirerek oruçlu olduğumu onaylatma günleri... Kendimi “adamdan saymanın” ilk nişanesi idi oruç. Salt bunun için bile hatırlanmaya değer değil mi?
* Geçmişteki bir çok şeye özlem duyarız. Siz geçen Ramazan aylarından neleri özlediniz? Geçmişin bizzat kendisini. Annemi.. Babamı.. Abimi.. Onlarla birlikte yaşadığım için o Ramazanları.. Yoksa ben kendi adıma “nerede o eski Ramazanlar” söylemini hiç sevmiyorum. Bana göre en güzel Ramazan “şimdi” olandır.. Hatta “bir sonraki” Ramazandır. Daha hoşgeldin bile dememiş olduğumuzdur. Ne yani, bereketi, coşkusu, huzuru mu azaldı ki Ramazanların, eskilerini özleyelim? Demiyor mu Mevlânâ: “Dün dünde kaldı cancağazım, bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lâzım”.. * Unutamadığınız bir hatıranız var mı? Eğer Ramazan’a ilişkin soruyorsanız, 70’li yılların ilk yarısındaki Ramazanların tamamının bir unutulmaz hatıra olduğunu söylemek isterim. Namı uzak semtlere kadar uzanan teravih namazlarının jet imamlarını bir hatıra olarak anmak gerekmez mi? Ya da iftar vaktine sayılı dakikalar kala tıklanan kapıyı açtığımızda “komşuda pişenin” bize de düştüğünü görmek.. O kadar çok ki.. Yaşanan güzellikler, tatlar, dramatik yaklaşımlar.. Dolayısıyla bütün olarak bakmak lâzım galiba..
* Ramazan ayı toplum üzerinde ne gibi etkiler yapıyor sizce ? Giderek içi boşalan, acımasızlaşan, ibrelere, çizelgelere, hırslara, vurdumduymazlıklara teslim olan 21. yüzyılda onbir ayın sultanı kelimenin tam anlamı ile, ruhsal açıdan bir vaha işlevi görüyor hiç kuşkusuz.. Merhameti hatırlıyoruz en azından.. Sadakayı anlatıyoruz çocuklarımıza.. Vefayı.. Paylaşma yeteneğimizi.. Başlıbaşına kendisi için bile bir bereket ayı bu.. Eğer görmesini becerebilirsek elbette...
* Ramazanın güzel atmosferi bütün seneye nasıl yayılabilir? Bilmem.. Öyle hissederek öncelikle sanırım.. Verdiği sözde sadık kalınarak.. Arzu KONAN |
04.09.2010 |