ŞÜKRETMEK |
Bu gün herkes biraz buruk sahur geçirmişti. Eve bereket ve neşe getiren ailenin en büyükleriydi. Dün beraber sahur yapıyorlardı, bu gün ise yalnızlardı. Sahurdan sonra Zeyneb; “Anneannemleri şimdiden çok özledim” dedi. Onun üzüldüğünü gören aile büyükleri ise, kendilerini toparlamaya çalıştılar. Çocuk olmak her zaman güzeldir, ama her şeyden çok etkileniyorlar. Sabah olunca, Zeyneb, kuşunun yanına gidip çok üzgün olduğunu anlatmaya başladı, bu arada ağabeyi Zeyd, söylediklerini duydu. Kardeşinin yanına gitti. “Bugün gezmelerimize devam edelim mi ufaklık?” dedi. Asık surat birden yine gülmeye başladı. Çocukların mutlu olması da bir saniyelik bir iş... Hazırlanıp çıktılar. Ayasofya’ya geldiler. Bilet alıp içeriye girdiler. Zeyneb burayı görünce çok şaşırdı. Her zamanın, farklı inanışların parçalarını içerisinde taşıyordu. Buraya gelince, üzüntüsünde bir gram kalmamıştı. Gezerken, birisi; “Zeyd!” diye seslendi. Arkalarına baktıklarında, ağabeyinin liseden arkadaşı olduğunu gördüler. O da annesiyle buraya gelmişti. Annesi, Zeyd ve Zeyneb’i ısrarla iftara dâvet ediyordu. Bu kadar ısrar edince hep birlikte arkadaşının evine gittiler. Eve gelince arkadaşı Murat’ın kardeşi Hasene'yle tanıştı. Hasene, doğuştan âmâymış (görmüyormuş). Ama tıpkı Zeynep gibi çok güzel bir kızdı. Zeynep, onunla tanışıp, konuşmaya başladı. Hasene ona, nasıl bilgisayar kullandığını, okulunda nasıl okuyup, yazabildiğini gösterdi. İlk defa bunları gören Zeynep çok şaşırmıştı. İkindi namazlarını Hasene ile beraber kıldılar. İftar vakti herkes yer sofrasına oturdu. Hasene’nin babası polismiş ve şehit olmuş. Bunları duyunca Zeynep çok üzüldü. Teravih namazını, Hasene gidemediği için evde kıldılar. Yarısını Murat, yarısını Zeyd ağabeyi kıldırdı. Zeynep, bugün istemeden şımarıkça davrandığını ve kendini düşündüğünü anladı. Elindeki nimetlere şükretmesi gerekirken; o olmayanlara üzülmüştü. Namazın ardından; “Allah’ım bugün üzüldüğüm şeyin değersizliğini bana bu şekilde gösterdiğin için teşekkür ederim. Mızmız bir çocuk gibi ağlamak yerine, başımızda oldukları için duâ etmeli ve onlar için hayırlısını istemeliydim. Hasene, hem babasız hem de görmüyor, ama çok mutlu ve her haline şükrediyor. Sen onu her zaman merhametinle kuşat ve her derdi için sabır ver. Annesini ve abisini yanından ayırma. Babasının bütün günahlarını affet. Hasene kardeşimi her zaman iyi insanlarla karşılaştır. Bu gün ki davranışım için beni bağışla ve büyüklerime uzun ve hayırlı ömürler nasip eyle…(âmin)” dedi. Ardından çaylarını içip evlerine doğru yola çıktılar…
MERVE İRİYARI |
02.09.2010 |