Görüş |
Yeni Asya’nın referandum kararı
12 Eylül’de yapılacak olan referanduma sayılı günler kaldı. Kimileri kararını çoktan verdi. Kimilerininse kafası hâlâ karışık durumda. Bir yanda evetçiler ve hayırcılar var, diğer yanda neye evet, neye hayır diyeceğini bilmeyenler… Kafaların karışık olmasının birçok sebebi olabilir. Fakat en önemlisi neye evet ya da hayır denildiğinin bilinmemesi, yani paket hakkında bilgi sahibi olmayanlar. Gazete okuyan, gündemi takip edenler değişiklikler hakkında bilgi sahibi. Fakat halkın büyük bir kısmı bilinçsiz durumda. Tabii hiçbir bilgisi olmayan halk karar vermekte zorlanıyor. İşin bir de siyasîleştirilmesi devreye girince, bütün bütün çıkmaza giriliyor. Sanki anayasa değişikliği için değil de partiler için seçim yapılıyor gibidir. Parti liderlerinin meydanlardaki konuşmaları da bu görüşü destekler nitelikte. Zaman zaman seviye o kadar düşüyor ki vatandaş şaşırıp kalıyor. Millet için demokrasi için yola çıkanlar(!), meydana çıkınca, geldiği yolu unutmuş duruma düşüyor. Hâlbuki yapmaları gereken birbirleriyle malum tarzda tartışmak değil, yapılacak değişiklikleri halka arz etmektir. Bu ve benzeri tartışmalar devam ederken cemaatler ve bazı sivil toplum kuruluşlarından da açıklamalar gelmeye devam ediyor. Bilhassa nur talebelerinin ne yönde karar vereceği merak konusu idi. Mehmet Kutlular’ı arayıp soranlar 21 Ağustos’ta yapılacak istişârî toplantıdan sonra kararlarını açıklayacağı cevabını alıyorlardı. Nur hareketinin en önemli özelliği şahıslardan değil, şahısların ittihadı ile oluşan şahs-ı mânevîden oluşuyor olması. Şahs-ı manevî meşveretle karar alır ve uygular. Şahıslar değil şahs-ı mânevî konuşur. 12 Eylül 1980’de aynı şey olmuştu, yine aynısı geçerli. 30 yıl önce neyse yine aynı istikamet ve çizgide devam ediyor Yeni Asya. Nitekim o dönemde çok tartışıldı. Yeni Asya uyarıldı, hatta kapatıldı. Evet, 470 gün kapalı kaldı. Ama yine vazifesine devam etti. Geçen 30 yılın hesabını veremeyenler var veya sorulduğunda cevapsız bırakan ya da çeşitli tevillerle zora girenler. Yeni Asya ise hep dik ve tavizsiz yola devam ediyor. Evet, 21 Ağustos’ta toplantı yapıldı ve karar açıklandı. Çıkan kararda, herkes tercihinde serbest bırakıldı. Bizce karar son derece demokratikti. Çünkü evet demenin de, hayır demenin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Çatlağı düzeltelim derken başka bir çatlak çıkıyor ortaya. Tabii bir de paketin siyasileştirilmesi de işin içine girince karar vermek hayli zorlaşıyor. Bu durumda Yeni Asya bir telkinde bulunmadı ve herkesi kendi inisiyatifine bıraktı. Bu durumda bize düşen çok iyi düşünmek ve duâ etmek sanırım. Bediüzzaman’nın dediği gibi “Menfaat üzere dönen siyaset canavardır”. Şahsî menfaatimizi düşünmeden, umumun hayrına olacak şekilde ve tarafgirlik nazarıyla bakmadan karar verebilmeliyiz. Siyasî cenaha ve hükümete bu durumda çok iş düşüyor sanırım. Ellerindeki iktidarı milletin hayrına kullanıp 40 yamalı bu anayasayı artık değiştirmelidirler. Umarız yapılan yanlışlar en kısa zamanda düzeltilip referandum sonrası en hayırlı sonuçla Türkiye yoluna devam etsin. Daha demokratik bir Türkiye için herkes üzerine düşeni yapmalıdır ve nemelâzımcılar da dâhil herkes sorumluluğunu yerine getirmelidir. Son olarak sözü Bediüzzaman’a bırakalım: “Kadîr-i Külli Şey, bir dakikada, bulutlarla dolmuş cevv-i havayı süpürüp temizleyerek semânın berrak yüzünde ziyadar güneşi gösterdiği gibi, bu zulümatlı ve rahmetsiz bulutları da izale edip hakaik-i şeriatı güneş gibi gösterir ve ucuz ve dağdağasız verebilir. Onun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın. Baştakilerin başlarına akıl ve kalblerine imân versin, yeter. O vakit kendi kendine iş düzelir.”
(Lem’alar, Y.A.N. s. 270)
YILDIZ FIRTINA |
31.08.2010 |