Cömertlik, yiğitlik, akıllılık ve uysallık |
Bedeviler arasındaki sosyal yapı, aşiret düzeni şeklindedir. Reislikte aranan özellikler şunlardır: Cömertlik, yiğitlik, akıllılık ve uysallık. Hatem-i Tâi’nin annesi, oğlunun cömertliğinin sebebini şu sözleri ile anlatır: “Eskiden açlık beni öyle bir hırpaladı ki, yaşadığım sürece hiçbir açı geri çevirmemeye yemin ettim. Bugün beni kınayanlara ‘Malının fazlasını ver, eğer bunu yapmazsan sonunda parmaklarını ısırırsın, pişman olursun’ deyiniz.” Yolunu kaybedenlerin yollarını bulmaları için, yüksek yerlerde ateş yakmak Arapların âdeti idi. Ateş, aynı zamanda Araplar arasında ziyafeti de temsil ederdi. Hâtem, yaktığı ateşlerin misafir çekmesini çok arzu ederdi. Onun sözlerinden birisi: “Ey hizmetçim! Ateş yak! Çünkü gece çok soğuk, rüzgârı serttir. Umulur ki, ateşini geçen birisi görür. Eğer ateşin bir misafir getirirse sen hürsün.” Bir zaman, dünyaca sehâvetle meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor. Hâtem ona dedi: “Hâtem-i Tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın.” O muktesit ihtiyar demiş ki: “Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî’nin minnetini almam.” Sonra Hâtem-i Tâî’den sormuşlar: “Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?” Demiş: “İşte o sahrâda rast geldiğim o muktesit ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm.” (Lem’alar, s. 359-360) Bir şair der ki: “O, cömerttir, sıkılığı âr olarak görür. Gerçi mal edinmiştir, ama hiçbir zaman mal isteyen birisi olmamıştır. Para kazandığı zaman, büyük bir cömertlikle, umutla bağışını uman herkese verir.” Allah şöyle buyurmaktadır: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, dilediğine kat kat fazla verir. Allah, rahmeti bol olan ve her şeyi bilendir. Mallarını Allah yolunda harcayıp da infaklarının ardından minnet etmeyenler, rahatsızlık vermeyenler yok mu, işte onların Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.” (Bakara Sûresi, 261-262) “Sevdiğiniz mallarınızdan Allah yolunda harcamadıkça ‘fazilet’ mertebesine ulaşamazsınız. Bununla beraber her ne infak ederseniz, Allah mutlaka onu bilir.” (Al-i İmran Sûresi, 92)
AHMET ÖZDEMİR |
20.08.2010 |