PAYLAŞMAK - 2 |
Sabah sahurdan sonra Zeynep heyecandan uyuyamadı. İlk defa parasını hiç tanımadığı kişilerle paylaşacaktı. Saat dokuza gelirken kalkıp hazırlandı. Annesinin başına gidip onu kaldırdı. Annesi onu böyle heyecanlı ve mutlu görünce çok sevinmişti. Çünkü küçük bir çocuğun parası çok kıymetlidir. Zaman gelir biz bile paylaşmaktan kaçınırız. Oysa ki verilen küçük bir sadaka belâyı defeder… Annesi de hemen hazırlandı ve çıktılar. Yolda annesi kısa, ama çok sevdiği bir hikâye anlatmaya başladı. “Bahçeli bir evde oturan güzel bir kız varmış. Kız hiç dışarıya çıkmaz, oynayan yaşıtlarına camdan bakıp mutlu olurmuş. Çocuklar her zaman onu çağırırlarmış, ama o hiçbir gün çıkmazmış. Oradaki çocuklar her sabah uyandıklarında kapılarında çilekli sakız bulurlarmış. Ne anneleri, ne de kendileri sakızları kim koyar, hiç bilmezmiş. Bu böyle yıllarca sürüp gitmiş. Sonra karşıdaki pencerede oturan kızlar taşınmış ve bir daha onlara sakız veren olmamış. Bir gün taşındıklarını bilmeyen birisi onları ziyarete gelmiş. Ona sakızları anlatmışlar. Aslında sakızları kız koyuyormuş, kendisi şeker hastası olduğu için hiçbir zaman onların tadını bilemeyecekmiş ve onlar çikolata şeker yerken yüzlerindeki tebessümü görünce çok mutlu oluyormuş.” Zeynep hikâyeyi çok beğenmişti; “Demek ki kız çok sevdiği şeyleri kendi yaşıtlarıyla paylaşmış, yanlarına gitse kokusunu duyup daha üzülecek, o yüzden karşıdan mutlu oluyormuş. Ben kuzenim gelince sakızlarımı saklardım, artık ben de paylaşacağım…” Annesi paylaşmanın her şekilde olacağını söyledi. “Meselâ ben seninle sevgimi paylaşıyorum. Bir tavuk bizimle yumurtasını paylaşıyor, inek sütü bizimle paylaşıyor. Allah her türlü güzellikleri bizlere veriyor, paylaşan kazanıyor, paylaşmayan ise kaybedenlerden oluyor…” Sonunda gelmişlerdi. Zeynep parasını paylaşmıştı ve artık hiç parası kalmasa da çok mutluydu. Çünkü ona da annesi ve babası parasını verecek o ise yine biriktirecekti. Ama bu günler bir daha geri gelmeyeceği için bir daha şansı olmayacaktı. Üstelik oradan ona da oyuncak verip iki kat mutlu etmişlerdi. İçinden şu şekilde duâ etti; “Allah’ım her zaman beni cimri olmaktan koru, bize verdiğin bütün güzellikleri paylaşmamızı sağla…(âmin)”
MERVE İRİYARI |
15.08.2010 |