HAKKI VE SABRI TAVSİYE ETMEK |
Sınav salonunda kendisine belli bir süre tanınan öğrencinin, o süre içinde sorulara cevap vermeyip, başka işlerle uğraşması abesle meşguliyettir. Gafletle zaman geçirince boş kâğıt verecektir. Bu da o öğrencinin felâhı değil, hüsranı demektir. Kârlı çıkan öğrenciler ise, kendilerine verilen zamanın her ânını soruları cevaplandırmakla geçirenlerdir. Yani Asr Sûresi’nde zikredilen iman, iyi işler, hakkı ve hayrı tavsiye edenler ve sabrı telkin edenler kurtulanlardır. Bu dört sıfattan yoksun olanlar kim ya da kimler olursa olsun hüsrandadır. Her şartta geçerlidir. Şahıs, millet ve insanoğlu için de hüküm aynıdır. Zehirin öldürücü özelliği vardır. Fert, toplum veya bütün insanlık zehir içmeye kalksa da sonuç değişmez. Zehir her halükârda öldürücüdür. Tıpkı bunun gibi, kurtuluşun anahtarı, bu hususlara uymakla olur. “Hüsranla gönül hep inler, Gece gündüz ah eder”1 Çağlara bakın. Tarih, insanlığın hüsranla geçtiğini yazar. İnsanlık hep hüsranla birlik olmuş. Ve Hz. Âdem’le birlikte ilk insandan bu güne kadar da o hüsran içinde yoğrulanların yanıbaşında hakkı ve hayrı tavsiye edenler, yol gösterenler olmuş. Yolcuların çoğu nefsine uymuş, uyarana inanmamış. Ve bu kalabalıklar stresli, sıkıntılı yaşamış. Günümüz insanı her haliyle daha çok perişan, daha fazla bitik durumdadır. Teknoloji ve ekonomik olarak eski çağlara göre çok ileride. Ama hüsran ve yalnızlıkta, ruhî bunalımda aynı ölçüde çok fazladır. Alkolün etkisinde kıvranan insanlık... Kafayı toplaması gerekirken, dağıtmak için içkiye koşar... İhtirasların tutsağı olmuş, o kafayla hüküm verir. Devlet yönetir. İnsana yön verir. Aydın olarak dolaşır. Sokakta deli, sarhoş, uyuşuk normalden fazla olmuş. Onun için, medyada ‘İnsanlık nerede?’ ‘İnsanlık öldü mü?’ feryatları var. İnsanlıkları, şişenin içinde kaldı. Dışarıda dolaşan, insan kılıklı yaratıklar. Sadist terörizm, vahşi hayvana rahmet okutacak, devlet çapında insanlık dışı yamyamlık. İşte Filistin’e yapılanlar. Normal insan, Gazze halkına bunu reva görür mü? Bunu yapanlara insanoğlu denebilir mi? Diğer yanda beyaz zehirle kıvrananlar... Milyonların açlık, sefalet içinde geçen hayatları… İnsanlığı korku ve dehşet curcunası sarmış vaziyette… Vahim bir durum… Düşman sayısız, çok… İhtiyaç fazla… İnsanlık müthiş bir dram içinde. Adeta her bir insan, ‘kâinatın dilencisi’… Ama mağrur… Selâmetle yolculuk yapamıyor. Bu trajedilerin değişmez tedavisi var. Kur’ân ve Hz. Muhammed (asm) insanlığa, aklı başında olanlara hakkı ve sabrı tavsiye ediyor: Ey insan! Şakîlerin şerrinden kurtulmak için, hacatını (ihtiyaç ve isteklerini) elde etmek için, selâmetle dolaşmak için, necat bulmak için, kısaca kurtuluşa ermek için yapacağın tek şey var: ‘Hakim-i Ezeliyi’, Allah’ı tanı. Allah’a inan. İnsanlara iyi davran ki; kurtulasın. Hâcâtını tedarik edebilesin. Hadsiz ihtiyâcâtın elemlerinden kurtul. Kalbin binler batman minnetler altında ve ruhun hadsiz korkular altında’2 ezilmekten necat bulsun… Korkulardan emin ol. ‘Aklın icaz ve taciz’inden kurtulmak için kafayı dağıtma, İman et, iyi işlerde bulun. Kafan, dağılmadan yerinde kalsın. Aklın başında dolaş. Hüsrandan kurtulmak için, felah bulmak için, selâmette olmak için. Allaha inan, her niyet ve işini Allah adına yap. Allah adına işle, hakkı tavsiye et. Sabrı telkin et.
Dipnotlar: 1-http://www.forumacil.com 2- Risâle-i Nur
İSMAİL ÖZDEMİR |
15.08.2010 |