İSLÂM'DA İYİ BİR ÇIĞIR AÇAN... |
Hâbil ile Kabil olayı Kur’ân-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine ‘Seni öldüreceğim’ dedi. O da ‘Allah, ancak muttakilerden kabul buyurur’ dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur!” Nefsi, onu kardeşini öldürmeye itti. O da onu öldürüp kaybedenlerden oldu. Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermesi için yeri eşen bir karga gönderdi. Kabil: ‘Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar bile olup da kardeşimin cesedini örtemedim!’ dedi ve pişmanlığa düşenlerden oldu.” (Mâide: 27-31) Âdem (a.s.), Kabil’e “Git! Artık, sen hiçbir zaman korkutulmaktan uzak kalmayacak, gördüğün hiçbir kimseden de güvenlikte ve selâmette olmayacaksın!” dedi. Kabil, kendisiyle birlikte doğan kızın elinden tutarak Yemen topraklarına gitti. Âdem’le (as) Hz. Havva, Hâbil için, uzun zaman ağladılar. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Bir kimse zulüm yoluyla öldürüldüğünde öldürülenin kanının günahından, Âdem’in oğlu (Kabil de kardeşi Habil’i öldürdüğünden dolayı) gerekli payını alır. Çünkü o, öldürme olayını başlatan kimselerin ilkidir.” (Buhari, Enbiyâ, 6/364) Resul-i Ekrem (a.s.m.) bir başka hadislerinde şöyle buyururlar: “İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey eksilmez. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayrılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, Zekât, s. 69)
AHMET ÖZDEMİR |
15.08.2010 |