Hayırda yarışmak |
BİR ÂYET, BİR YORUM “Herkesin yöneldiği bir yönü vardır. O halde ey mü’minler, siz de hayır işlerinizde yarış yapın. Nerede olursanız olun, Allah sizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah herşeye kadirdir.” (Bakara: 2/148)
Allah insanı hayvanlardan farklı özelliklerde yaratmıştır. Bu özelliklerin en barizleri akıl ve özgür iradedir. İnsan aklıyla düşünür, doğruyu eğriyi birbirinden ayırır. İradesiyle de bir şeyi yapmayı kesin olarak ister ve onu yapar. Kimisi iyiye, güzele yönelir, kimisi de kötüyü, çirkine yönelir. İnsanlar bu konuda özgürdür ve bu yüzden de seçiminden sorumludur, hesaba çekilecektir. Çevrenin, toplumun, medyanın, kötü arkadaşların etkisiyle bazı insanların kötüyü, şerri seçtiklerini ve bu konuda adeta bir yarış içinde olduklarını görüyoruz. İnsanlarımızın bir kısmı kötülük yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar. Kötü ahlâklı insanlarla birlikte olanların, kötü ahlâk örneklerini seyredenlerin ya da okuyanların başka bir şey yapması da beklenemez. Çünkü insanların davranışları ve düşünceleri birbirlerini etkiler. Bu yüzden eğer biz, bizdeki doğruları, hayırları, güzellikleri başkalarına yansıtma hususunda etkili olamıyorsak, tam aksine onların etki alanına giriyorsak o halde hemen o ortamdan uzaklaşmalıyız, hicret etmeliyiz. Kötülük yapmakta yarış yapanları terk etmeliyiz. Çünkü Mukaddes kitabımız Kur’ân bizi hayırda, iyilik yapmakta yarışa dâvet ediyor. Bu âyet bize, “Ben daha iyi bir insan nasıl olabilirim, nasıl iyilik yapmayı arttırabilirim?” sorularını sormamızı istiyor. İnsan iyi insanların, salih amel işleyenlerin, ibadetlerini yapanların davranışlarını örnek almaya çalışmalı ve onlarla hayır konusunda, iyilik konusunda yarış yapmalı. Bu da bizim günlük yaptığımız işler hakkında düşünmemizi gerektirir. Her şeyden önce biz hangi yarışın içindeyiz. Bunu kendimize soralım ve düşünelim. Eğer bir şer, bir kötülük yarışı içinde isek, bu günden tezi yok, bizi uçuruma sürükleyen, dünyevî ve uhrevî mutsuzluğa sürükleyen, ebedî hasarete çeken bu kötü yarışı bırakalım. İyinin ne olduğunu bilmiyorsak, onu öğrenmek için çaba içinde olalım ve güzel davranışları öğrendikten sonra da bu hususta birbirimizle yarış yapalım. Özellikle bazı ailelerde bu yarışların her ikisi de görülebilmektedir. Bazı ailelerde karı koca ve çocuklar farkında olmadan ya da dünyanın geçici cazibesine aldanarak birbirleriyle kötülük yarışına giriyorlar. Erkek bir kötülük yapıyorsa, meselâ içki içiyorsa, kadın da ben de ondan geri kalmayalım diyerek içmeye başlıyor. Çocuklar da onları taklit ederek bu dünyevî ve uhrevî helâket yarışına giriyorlar. Bazı aileler de birbirlerinin güzel huylarından istifade ediyor, eksikliklerini görüyor. İyilik hususunda yarışıyorlar. Erkek saliha eşine bakarak, kendi hatalarını düzeltiyor, namaz kılmıyorsa kılmaya, düzenli kılmıyorsa düzenli kılmaya başlıyor. Birisi israf, diğeri iktisat ediyorsa, israf eden bu kötü davranışı bırakıyor, iktisatı tatbik ediyor. Arttırdıkları imkânlarının da bir kısmını sadaka olarak veriyorlar. Çocuklar da onların bu güzel davranışlarını örnek alarak böylece hayırda bir yarış başlamış oluyor. O halde hayırda yarışmayı önce biz ailemizden başlayarak uygulayalım. Evimizin cennetten bir köşe olmasını istiyorsak, yarın bizi sevmeye devam edecek ve duâ edecek nesiller yetiştirmek istiyorsak, şerde yarışmayı bir kenara bırakalım, hayırda yarışmaya başlayalım. Bunun kararını bugün, şu anda vermeye ne dersiniz sevgili dostlar?
BİR HADİS, BİR YORUM “Allah’ın en sevdiği amel aç olan bir muhtaca yemek yedirmek veya onun bir borcunu ödemek ya da onun bir sıkıntısını gidermektir.”
(Camiü’s-Sağir, I, s. 82)
Allah’ın en sevdiği amel Bu hadis farz ibadetlerden sonra Allah’ın en çok sevdiği amellerden bir kaçını zikrediyor. Bu hadisi yanlış anlamamak gerekir. Namaz gibi günlük, oruç gibi yıllık ibadetleri yerine getirmek en birinci vazifedir. Bir insan diğer ibadetleri yapmadan da Allah için iyilik yapsa elbette o da boşa gitmez. Ama o ibadetlerin yerini asla doldurmaz. Farzlar boynumuzun borcudur. Bunlarla birlikte, Allah’a hakkıyla kul olan insan, başkalarının durumlarına da duyarlı olan insandır. Tek başına yaşamadığını, etrafında sıkıntı çeken insanların bulunduğunu fark eden kimsedir. Yaptığımız amellerden dolayı hepimiz Yüce Allah’ın bizi sevmesini isteriz. Çünkü bu bizim halis bir niyetle yaptığımız amellerimizi severse, bizden razı olur. Önemli olan O’nun sevgisine ve rızasına erişmektir. O’nun sevgisine erişmek için yapacağımız işlerin başında muhtaç olanlara yemek yedirmek gelmektedir. Bu tavsiye, etrafımızda aç olan insanları tesbit etmemiz için çaba sarf etmeyi gerektiriyor. Peygamberimiz (asm) bir başka hadisinde de “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” buyurarak aç insanları muhakkak bulmamızı öğütlüyor. Aç insan çok şey beklemiyor. Gerçekten aç insan, ama derdini utancından kimseye söyleyemeyen insan, bir ekmeğe, bir soğana, bir domatese muhtaç olan insandır. Müslüman etrafına karşı duyarlı olan insandır. Yanıbaşında açlıktan kıvranan bir komşusu, bir akrabası dururken lüks tatil planları yapıp para biriktiren insanlara bunun hesabı sorulur. Yanıbaşında yiyecek ekmek bulamayan insanlar açlıktan kıvranırken, kaçıncı kez umreye gitmeye hazırlanan ya da giden insanlardan da Allah hesap soracaktır. Allah’ın kendilerini yoksullukla imtihan ettiği kimselerin bakkala, manava, çarşı esnafına her zaman borcu olur. Varlıklı insanlar, tanıdıkları, bildikleri bu insanların zaman zaman borçlarını sildirmeyi düşünmeli ve yapmalıdır. Makbul olan, bu borcun kim tarafından sildirildiğinin de bilinmemesidir. Bakkala biriken ve gerçekten ödeyemediği borcundan dolayı bakkaldan gidip alış verip yapamayan ve kötü yollara düşme ihtimali olan insanların borçlarını sildirmek, Allah’ın seveceği davranışlardan bir diğeridir. Bir de bir insanın kederini, sıkıntısını, üzüntüsünü gidermek de Allah’ın en sevdiği amellerdendir. Bazen insanların güler yüze, olumlu düşünceye ihtiyaçları olur. İçlerindeki sıkıntılar, problemler bir kişinin olumlu yaklaşımıyla dağılır, gider. O kişi rahatlar, ferahlar. Bu şekilde bir insanın sıkıntısını gidermek için onun yanına gitmek, onun problemini dinlemek ve ona çözüm yolları göstermek yapılacak en güzel yardımlardandır. Yüce Allah bizleri, aç olan, borçları olan ve sıkıntıları olan insanlara karşı duyarlı olan kullarından eylesin. Âmin.
YRD. DOÇ. DR. ATİLLA YARGICI |
15.08.2010 |