RAMAZAN HÂLLERİ |
Biz tuttuk ne kaybettik? Siz tutmadınız ne kazandınız? - OSMAN ZENGİN Veya başlık, “Biz tuttuk çok şey kazandık, siz tutmadınız çok şey kaybettiniz” de olabilirdi. İşte mübarek bir hâsılât mevsimi daha biterken, aklımıza gelenlerden biri de, bu oluyor her zaman. Ve bu soruyu hep soruyoruz. Dinî bilgi ve terbiyesi zayıf, genellikle de nefis ve şeytanın elinde oyuncak olanların, başka zamanlarda yaptıkları densizlikler neyse de, ama bu mübarek Ramazanda, açıktan milletin gözünün içine baka baka yiyip içmeleri insanı çileden çıkarıyor. Bir de, inadına ve kabadayı pozunda yapıyorlar, utanmadan, sıkılmadan. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, yani halk lisanında “gâvur” tabir edilen başka din mensuplarının Ramazana, oruca gösterdikleri saygı ve hürmeti, maalesef bizim bu aynı dinden olan yerlilerimiz göstermiyor. Ondan da zaten bu sel vs. musîbetler başımıza geliyor ya. Başlıktaki suâle dönelim. Gerçekten biz oruç tuttuk, Allah rızası, emri için aç kaldık, susuz kaldık ne kaybettik? Diğerleri emre uymadı ne kazandı? Aslında kazanan biz ehl-i siyam olan oruçlular, kaybeden de, ehl-i siyama muhalefet eden oruç tutmayan, üstelik tutmadığı gibi, saygı da göstermeyenler oldu. Tabiî, tutma mecburiyeti yok kimsenin. Herkes kendi hesabını verecek. Ha, hastalık vs. gibi meşrû sebeplerden dolayı tutmayabilirler. Ama, milletin gözüne sokar tarzda yaptıkları hiç iyi bir şey değil. Gizliden yapmaları lâzım. Eskiden gündüz açık olan lokanta v.b. yerler, camlarını ya gazete, kâğıt gibi şeylerle kapatır, ya da boya ile kamufle ederdi içerisini. Hani oruç tutanlara ayıp olmasın diye. Ama şimdi, o da kalktı. Zaten bir çok kafe, kebapçı v.s. gibi yerlerin kaldırım ve sokakları işgal ettikleri masalarla bu iş hiç yapılmıyor. Ne yapalım? Herkes kendi bilir. Bizler halimizden çok memnunuz Elhamdülillah. Bu nurlu ayda; Nura gark olduk, melekleştik, Rabbimizin emrine mûtî olan, uyan kullar olmanın mutluluğunu tattık. Ama ya diğerleri? Yazık! Allah akıl, iz’an ve hidayet versin onlara da. |
17.09.2009 |