Bir Sahabenin Günlüğü |
Uzun bir aradan sonra - Salİha Ferşadoğlu Receb, Hicretin 12. Senesi, Şam
Şöyle bir defterimin sayfalarına baktım. Yazmayalı ne kadar çok vakit geçmiş. Ardımda ne hüzünler, ne kederler, ne telâşlar bıraktım… Neler yaşadım neler gördüm… En acı ve sarsıcı olan, Efendimizi (asm) kaybetmek oldu benim için. Tam bir yıl evvel kaybettik O'nu(asm). Daha doğrusu Allah, habîbini yanına aldı. Sıramız gelince biz de gideceğiz buralardan. Peygamberimiz (asm) vefat edince duramaz oldum Medine’de. Kendimi yollara verdim. Bir de baktım Şam’dayım. Gezindim durdum günlerce sokaklarda. Bir gün pazarda gezinirken, Rum diyarından gelmiş ince kâğıt parçaları ilişti gözüme. Hemen satın aldım ve başladım heyecanla bu satırları nakşetmeye. Yazmak hakikaten iyi geliyor insana. Eski günleri hatırlamak, mazinin o sisli, puslu anılarına dalmak mutlu ediyor insanı. Geri dönüp diğer yazdıklarıma bakınca Peygamberimizin (asm) yanı başında ne güzel günler geçirdiğimi gördüm. Sanki bir düşteydim, uyandırıldım. Ondan ne çok şey öğrendim. Eğri büğrü bir haldeydim, O doğrulttu beni. Parçalarım dökülüyordu, o toparladı beni. Sonra gitti… Her şeye rağmen, kalemim tükeninceye, elim çalışmaz oluncaya kadar Peygamberimizin (asm) sözlerini, ona dair bildiklerimi yazacağım. Şimdilik noktayı, yıllar önce bir Ramazanda ondan işittiğim şu güzel sözüyle koyalım: “Biriniz Rabbinden bir şey istediğinde duâsının kabul edildiğini hissederse, ‘İhsanıyla güzel nimetlerin tamamlandığı Allah’a hamd olsun’ desin. Duâsının kabulü geciken de ‘Her hal için Allah’a hamd olsun’ desin.” * *Beyhaki’nin Daavat’ından. |
17.09.2009 |