BİR ÂYET, BİR YORUM

Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet! - Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI

“Allah’ım Sen bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.” (Fatiha: 1/7.)

Nimet insanın tat aldığı durum, güzel durum, mutluluk tadı demektir. Bundan alınarak tat almaya sebep olan şeylere ad olmuştur. Bu mânâya göre, “Allahım sen bizi maddî ve manevî nimetlerinin tadına erdir” diyoruz. Çünkü birçok insan vardır ki, kendilerine nimetler verilmiştir, ama onlardan istifade etme, tad alma nimeti verilmemiştir. Meselâ ekmeği vardır yiyemez, yerse tadını bulamaz. Parası vardır, her şeyi alır, ama yemesi yasaktır, çünkü hasta olmuştur. Bu yüzden Allah’ın nimet vermesi esas tadını bulmasıdır. Kur’ân’da bildirildiği gibi elbette Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsak sayamayız. (Ve in teuddû ni’metallahi lâ tuhsûhâ)

Allahım, sen geçmişte yaratmış olduğun bütün kullarına sayısız nimetler bahşettin. Nimet vermek Senin şe’nindir. Sen fazlınla, lütfunla, kereminle nimet veriyorsun. Biz müstehak olmasak bile bize nimetlerini ver. Sen madem ki Sana böyle duâ etmemizi istiyorsun, biz de her namazda sana böyle duâ ediyoruz.

Kur’ân-ı Kerim’de bildirildiği gibi kendilerine nimet verilenler başta senin peygamberlerindir. Sonra sıddıkler, şehidler ve salih insanlardır. Bizlere de bunların yolundan gitmeyi nasib et. Çünkü bunlara kâmil iman nimetini ihsan ettin. Onlar bu iman sayesinde Sana güvenerek, Sana dayanarak, Senden yardım dileyerek, Senden başkasının önünde zillete düşmeyerek yaşadılar. Onlar imanla melekleri bile geçtiler. Onlar imanla, dünyada kalplerinde cennet çekirdeği taşıdılar. Ailelerini, toplumlarını bir nevî cennete çevirdiler. Onlar o imanla Senin sınav için gönderdiğin, en fazla da sırasıyla onlara gönderdiğin musîbet ve felâketlere karşı yine Senin verdiğin sabır kuvvetine dayandılar. Onlar o imanla Seni sevdiler, sevgilerini Sana itaat ederek gösterdiler, Senin “habibin” oldular. Senin sevdiğin ve razı olduğun insan oldular. Onlar bu imanla Senin ismini, Senin mesajlarını insanlığa duyurmak için, yardan da serden de geçtiler. Onlar Senin uğrunda o imanla mallarını zekât ve sadaka olarak vermekten çekinmediler. Parayı ve malı hiçe saydılar. Seni onlardan daha fazla sevdiklerini davranışlarıyla gösterdiler. Onlar verdiğin nimetlerle şımararak, Senden yüz çevirmediler. Sana daha fazla şükrettiler. Onlar o imanla kendilerine yapılan kötülükleri affetme büyüklüğünü gösterdiler. Onlar Senin ahlâkınla ahlâklandılar, üsve-i hasene, güzel örnek, güzel prototip oldular. İşte bizi, bu nimet verdiğin insanların yolundan götür, bize de onlara verdiğin bu güzel nimetleri ihsan et. Bize tıpkı onlar gibi Sana iman etme, Seni tanıma, Seni sevme, Sana itaat etme nimetini ihsan et. Bize imanı ve ihsanı sevdirecek ancak Sensin.

Peygamberlerin meslekleri ve ibadetleri özde aynı, fakat teferruâtta farklı olmuştur. Peygamberimiz (asm) ise bütün peygamberlerin reisi olduğundan, en son gelmiş ve onların dinlerinin güzelliklerini de toplamıştır. Bu yüzden Ya Rabbi, Sen bizi en son peygamber olan Hazret-i Muhammed'in (asm) ve onun ashabının yolundan götür. Bize o yoldan gitme nimetini ikram ve ihsan et. Çünkü onun ashabı, Hz. Muhammed'in (asm) buyurduğu gibi yıldızlar gibidir. O yıldızlara uymayı bizlere nasib et. Sen bizim Hz. Peygamber ve onun ashabının sahip olduğu ilim, marifet, üstün ahlâk, cömertlik, yiğitlik, doğruluk, namuslu olmak, iffetli olmak gibi nimetleri kazanmamıza yardım et. Sen bizlere Hz. Ebu Bekir gibi sadık olmayı, Hz. Ömer gibi adil olmayı, Hz. Osman gibi abid ve hilim sahibi olmayı, Hz. Ali gibi ilim ehli olmayı nasip eyle.

05.09.2009