04 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Bir gün daha bekleyemezdik

Evden kendimi hışımla atmıştım. Yaşadıklarım kolay değildi. Uzun bir süre etkisinden kurtulabileceğimi sanmıyorum. Gün batımını geçmiştik. Hava kararmış, üstümüze siyah bulutlar adeta çökmüştü. Fırtınalı bir hava ben üşümekteyim.

Ve şimdi yürüyorum. Kafamda defalarca aynı senaryo. Ne hallerdeyim bilmiyorum. Gözüm hep aynı noktada, yoluma devam ediyorum. Elimin titreyişi sıkı sıkı tuttuğum çantamı düşürecek gibi. Vakit bayağı geçmiş olsa gerek, nerede olduğumu bilmiyorum. Küçük dar bir çıkmaza girdim. Adımlar beynimde uyuşuyor, sanki duymuyorum. Hava iyice bozmuş ve yağmur atıştırmaya başlamıştı. Tabiî kalbimdeki acıyı dindirecek kadar değildi.

Gözlerim etraftaki eski ahşap evlere takıldı. İçinde kimse yoktu, harap olmuş. Sanki çölde çıplak kalmış ağaçlar gibi. Şimdi çıkmazın sonunu görür gibiyim. Karanlık bir sokakta, dalmış ilerliyorum. Ve hâlâ nerede olduğumu bilmiyorum. Aydan süzülen ışık yalnızca önümü görmeme yetiyor. Korktuğumu hissetmeye başlamıştım, düşüncelerim beni teselli etmiyordu. Ben hayallere kapılıp gitmişken bir an arkamdan kolumun çekiştirildiğini hissettim. Kalp atışlarımın hızlandığı soğuk ve karanlık bir ortam. Arkamı döndüğümde belli belirsiz yüzünü seçebildiğim küçük bir çocuk ve yanında kendi kadar masum köpeği. Ne olduğunu şaşırmış durumdayım. Küçük çocuğun bana bakışları…Biraz ürkek, ama gayet soğukkanlı. Üzerinde incecik bir gömlek, dahasını anlatmaya sözler yetmiyor. Bu görünen yüzü içler acısı bir yürek durmadan ağlar. Uzun bir süre gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Ben işin içinden yeni çıkıyordum. Olduğum yere çömeldim. Küçük çocukla aynı hizaya geldik. Yağmurun hızlanışı neredeyse birbirimizi gözlerden kaybettirecekti. Konuşmaya başladı. Bana ilk cümlesi şu oldu; ”Biz açız.” Yalvarmıyordu, sadece o anki halini anlatıyordu. Bu cümlesinden çok etkilenmiş olmam gerek. Çünkü bana acılarımı unutturmuş, yeni bir acıyla karşı karşıya bırakmıştı. İçim içime sığmıyor ne yapacağımı bilmiyorum. Ona hemen şu soruyu yönelttim; “Kimse yok mu?” bana cevabı “Hayır, yalnızca ben ve köpeğim” oldu.

Aklıma milyonlarcası takıldı. Şu an o halde kaç kişi olduğunu tahmin bile edemiyorum. Kaç kişi her gün aç yatıyor düşünmek bile istemiyorum. Halbuki Efendimiz (asm) dememiş miydi “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Niye kimsenin kimseden haberi yok. Neden herkes onları göremeyecek kadar kör. Ahir zaman felâketlerinden biri olsa gerek. Çevremde bu halde olan başka insanlar var mıdır diye düşünüyorum, onlarcası zihnime geliveriyor. O çocuk gibi pek çoğu.

İnsanoğlu doymuyor. Her şeyin daha fazlasını istiyoruz. Acizi, fakiri dahası miskini açken kendimizi biraz daha fazla doyurmak…İnsanlık çığrından çıkmış durumda…

BÜŞRA YALÇIN

04.09.2009


Ramazan ve Allah için cihadım

Yılın en muhteşem günlerini yaşıyoruz, Ramazan’a nihayet kavuştuk. Vay canına, şöyle bir bakıyorum da, bu sene benim için bir sabah güvercini gibi uçuşla, huzur ve hayat dolu bir şekilde geçti. Şimdi sanki o ilk Ramazan’ı yaşadığım yıl çok kısa bir süre önceymiş gibi geliyor. Fakat aradan geçen aylar şimdi bir kaç yıla dönüştü. Tam 2007’nin Eylül ayında, İslâm’ı kabul ettiğim o güzel zamandan ta şimdiye kadar olağanüstü şekilde hayattan lezzet alıyorum.

Şimdi bu kavuştuğum üçüncü Ramazan’ımda gelecek hayatım ve İslâmiyet adına harika bir hisse kapıldım. İnşallah, bu sene Irak’taki savaş sona erer, Amerikalılar Afganistan’ı terk edip gider ve Filistin’deki kardeşlerimiz yeni kurulmuş ülkelerinde özgürlük bayramını kutlarlar.

Hayal edebiliyorum, İnşallah bütün bunlar gerçek olacak.

Türkiye’deki bütün kardeşlerimin de Ramazan’ını tebrik ediyorum! ABD, Milwaukee, Wisconsin’deki bütün Müslüman hanım ve erkek kardeşlerinizden hepinize kucak dolusu selâmlar iletiyorum... Allah’ın şanı pek yücedir!

Bu Ramazan, büyük bir iştiyakla Türkiye’de sizin aranızda olmayı istiyordum. Böylece bu mübarek ayı sizinle idrak edip, sizden yüce dinimiz hakkında bir çok şey öğrenir, muhteşem geleneklerinizi, ibadetleri ve İslâm mirasını gözlemleme fırsatı yakalar ve bunların sayesinde içim huzurla dolar, size de minnettar kalırdım.

Bizim dinimizin inanılmaz bir manevî kuvveti var. Bir milyarın üstünde insan, aynı anda oruç tutuyor, namaz kılıyor ve birbiriyle herşeyi paylaşıyor. İşte Batılı medyanın İslâm hakkında gözden kaçırdığı noktalardan biri de bu. Müslümanlar bu mübarek ayda, hep bir ağızdan tıpkı Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’e (asm) şu anda indiriliyormuşcasına Kur’ân’ı tilâvet ediyorlar,

Amerika’da Müslüman aileler, bilhassa Milwaukee’deki Nurcu kardeşlerimiz, Ramazan’ın her Cumartesi gecesi iftarda bir araya gelir. Erkekler bir binada toplanır, hanımlar da bir başka yerde bir araya gelirler. Birbirimizle yiyeceklerimizi paylaşır ve İslâm’a olan bağlılığımızı şükrederek tebrik eder, topluca ibadet ederiz. Bu geceler gerçek anlamda maneviyat dolu geçer.

Bir çok Amerikalı için Ramazan halen eşsiz ve ilginç bir zaman dilimidir. İslâm Amerika’da yayıldıkça, Amerikalılar bu zaman dilimini benimsemeye ve biz Müslümanların bir hayat biçimi ve Allah’a şükranlarını sunma metodu olarak algılamaya başlıyor.

Amerika’da bütün erkek ve kadınların eşit yaratılmış olduğu kabul edilir ve bu eşitlik sayesinde her insan evrensel ve el konulamayan temel haklara sahip olur. Bunlar özgürce yaşama hakkı, ibadetlerini baskı olmadan gerçekleştirme ve bağımsız bir şekilde düşünme, konuşma ve toplanma özgürlüğü gibi haklardır.

Bu Ramazan boyunca da, ben de bu haklarımı kullanarak, Amerikalıları İslâm’ın bu önemli ritüeli hakkında bilgilendirmeye ve eğitmeye çalışacağım.

Amerika’da İslâm hâlâ en hızlı yayılan din konumunda. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, Amerika’da hali hazırda 1200’ün üzerinde cami var. Bunların yarısından fazlası da son 20 yıl içinde inşa edilmiş. Amerikalı Müslümanların yüzde 17 ile 30’u arasında bir oranı da ihtida etmiş yani İslâmiyeti sonradan seçmiş Amerikalılar. Bu trend bugün daha da ivmeli bir şekilde devam ediyor.

Ramazan benim için adeta bir hakikat çeşmesidir. Ondan kana kana içmek beni aydınlatıyor ve ruhumun bu kaynaktan beslenmeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu anlıyorum. Böylece bu ayda daha fazla Kur’ân'a çalışıyorum ve ziyadesiyle disiplin ve bilgi ile daha maneviyatla dolu olmaya ve hakikat ilmiyle donanmaya çalışıyorum. Bütün bu cihadım ise Allah’a daha fazla yakınlaşmak adına oluyor.

Bu bereketli Ramazan mevsiminde dilerim ki Allah bütün Müslümanları ödüllendirsin ve İslâm sancağı altında ilerletmek suretiyle tebliğ ve cihadlarında hep daim kılsın.

Tercüme: Umut Yavuz

Robert MİRANDA

04.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.