Lahika |
Hadis-i Şerif Meâli
Oruç bir kalkandır. Kul onunla kendisini Cehennem ateşinden korur.
Câmiü's-Sağîr, No: 2531 |
05.09.2009 |
Eğer unsur lâzım ise, unsur için bize İslâmiyet kâfidir
Prens Sabahaddin Beyin Sû-i Telâkki Olunan Güzel Fikrine Cevap
Hayat ittihattadır. Benim gibi bir bedevînin fikri fıtrat-ı asliyeye daha yakın olduğu için muhakemesi de tabiî olduğundan, sun’îden daha mükemmel olacaktır. Şöyle ki: Efrat mabeyninde muhabbet-i millî, zerrât mabeynindeki câzibe-i cüz’iyeleri gibi, bir muhassal teşkili ile cihetü’l-vahdetimiz olan usûl-i merkeziyeyi intaç edeceğinden, ittihat ve muhabbet-i millî revâbıtını tahkim eylemekle zülâl-i medeniyet o mecarîde seyelân ederek şu anasır-ı muhtelifeyi bir seviyeye getirdiğinden, aheng-i terakki hoş bir nağme ile ecnebilerin sımah-ı hâssesinde taninendaz edecektir. Hem de, her kavmin mâbihi’l-bekası olan âdât-ı milliye ve lisan-ı kavmiyeye ve istidad-ı efkâra muvafık, hükûmet teşebbüsata başlamalı. Tâ ki makine-i terakkiyat-ı medeniyetin buharı hükmünde olan müsabakayı intaç edecek bir hiss-i rekabet peyda olabilsin. Yoksa bu revabıt ve mecarîyi fekkedecek adem-i merkeziyet fikri veyahut onun ammizadesi unsura mahsus siyasî kulüpler–zaten merkezden nefret var–istibdat cihetiyle ve şiddet-i ihtilâf-ı unsur ve mezhep sebebiyle birden bire kuvve-i anilmerkeziyeye inkılâp edeceğinden, tevsî-i mezuniyet kabına vahşetin galeyanıyla sığmayacağından, Osmanlılık ve meşrutiyet perdesini birden feveran ile yırtacak bir muhtariyete ve sonra istiklâliyete ve sonra tavaif-i mülûk sûretini giydiğinden hiss-i rekabet dâiyesiyle vahşetin ve adem-i müsâvâtın mahsulü olan fikr-i istilâ yardımıyla bir mücadele-i keşmekeş intaç edeceğinden, öyle bir zenb-i azîm olur ki, hürriyetteki hasene-i uzmaya menafi-i umumî mizanıyla tartılsa muvazi, belki ağır gelecektir. Seviye-i irfanı bir mütemeddin devletin–Alman gibi–libas-ı siyaseti, kamet-i istidadımıza ya kısa veya uzun olacaktır. Zira seviyemiz bir değildir. Tıbbın eski bir düsturudur ki, her illet zıdd-ı tabiatıyla tedavi olunur. Binaenaleyh, mizac-ı ittihad-ı millete arız semum-i istibdat ile, istidat ve meyl-i iftirak marazını izale veya tevkif lâzımken, adem-i merkeziyet fikriyle veyahut onun kardeşioğlu gayr-i mahlût siyasî kulüpler sirayetine yardım ve önüne menfezler, kapılar açmak muhalif-i kaide-i hikmet ve tıp olduğundan, bir deha-i mücessemin, ki fatiha-i zaferi istihsal, hasene-i uzma-i hürriyet ve ittihad-ı milleti iken, böyle bir iftirak zenb-i azîmiyle hatime çekmek, on üç asır evvel ölmüş asabiyet-i cahiliyeyi ihya ile fitneyi ikaz etmek ve Asya’nın mahall-i saadetimiz olan sema-i istikbeldeki cinanı cehenneme döndürmek, hamiyet ve ulüvvücenaplarına yakıştıramıyorum. Onun tevili güzel; fikren taakkul edebiliriz, amma istidadımızla amelen tatbik edemeyiz. Tatbikine çok zaman lâzım. Biz ki ekseriz, muvahhidiz; tevhidle mükellef olduğumuz gibi, ittihadı tesis edecek muhabbet-i milliye ile muvazzafız. Eğer unsur lâzım ise, unsur için bize İslâmiyet kâfidir.
Eski Said Dönemi Eserleri, s. 183
LÜGATÇE:
sû-i telâkki: Kötü anlayış. ittihat: Birleşme. fıtrat-ı asliye: Bozulmamış yaratılış. mabeyn: Ara. câzibe-i cüz’iye: atomik çekim gücü. muhassal: toplam, hülâsa. cihetü’l-vahdet: birlik yönü. usûl-i merkeziye: merkezi esaslar, ölçüler. revâbıt: rabıtalar, bağlar. zülâl-i medeniyet: medeniyetin tatlı suyu. mecarî: bir işin gidiş, oluş yolları. anasır-ı muhtelife: çeşitli unsurlar, kavimler. aheng-i terakki: ilerlemenin ahengi. sımah-ı hâsse: duyarlı, hassas kulaklar. taninendaz: çınlayan. mâbihi’l-beka: devamlılık sebebi olan beka. istidad-ı efkâr: fikre, düşünceye ait kabiliyetler. fekketmek: feshetmek, kesmek, bozulmak. adem-i merkeziyet: bir idareye bağlı olan bölümlerin, kendi kendilerini idare etme sistemi, yerinden yönetim. kuvve-i anilmerkeziye: merkez-kaç kuvveti. tevsî-i mezuniyet: yetkinin arttırılması. muhtariyet: özerklik. tavaif-i mülûk: Tarihi bir olay olarak, Abbasi devletinin parçalanması ile küçük devletlerin ortaya çıkması; devletlerin parçalanması. dâiye: sebep. adem-i müsâvât: eşitliğin olmaması. zenb-i azîm: büyük günah. muvazi: birbirine denk. mütemeddin: medenileşmiş, ilerlemiş. semum-i istibdat: istibdat zehri. meyl-i iftirak: ayrılık eğilimi. gayr-i mahlût: karışık olmayan. asabiyet-i cahiliye: cahillikten ortaya çıkan ırkçılık. unsur: etnik köken, ırk, milliyet. |
05.09.2009 |