Bir Sahabenin Hayatı |
Yağmur mu'cizesi - Salİha Ferşadoğlu Receb, Hicretin 9. Senesi, Medine
Müslümanlar, şimdi de Tebük seferine çıkmışlardı. Hicretin dokuzuncu yılıydı. Ben bu savaşa katılmayıp, geride kalmıştım. Peygamberimiz (asm) beni, Medine’de birkaç sahabe ile bırakmıştı. Böylece şehri koruyor, ola ki bir saldırının gerçekleşmemesi için bekçilik yapıyorduk. Bu sefer sırasında bir mu'cize daha gerçekleşmişti. O mu'cizeye şahit olamadığım için çok üzülmüştüm. Keşke bu sefere ben de iştirak edebilseydim diye hayıflandım durdum. Ancak daha sonra bizzat Efendimizin (asm) beni vazifelendirdiğini hatırlayınca, kendimden utandım. Olayı Hz. Ömer’den (ra) şöyle dinlemiştim: “Hıcr mevkiinde konaklayan İslâm ordusunda susuzluk baş göstermişti. Kimsede tek damla su kalmamıştı. Herkes susuzluktan kıvranıyordu. Hatta bir mücahid devesini kesmiş, hörgücündeki suyu içmişti. “Bazı münafıklar bu durumu fırsat bilmişlerdi. Hemen dedikodulara başladılar: ‘Eğer Muhammed gerçekten bir peygamber olsaydı, Hz. Musa’nın kavmine Allah’tan yağmur dileyip, yağdırdığı gibi, o da Allah’tan yağmur diler, yağdırırdı.’ “Peygamberimiz bu sözleri duyunca şöyle dedi: ‘Demek onlar böyle söylüyorlar. Allah’ın size yağmur yağdıracağını umarım.’* “Hz. Ebû Bekir de, Peygamberimize duâ etmesi için rica etti. Çünkü susuzluk, onları yakıp kurutmuş, kimsede can bırakmamıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) ellerini açtı ve Rabbine duâ etti. Daha duâsı bitmemişti. Hava kararmaya, bulutlar üzerimizde toplanmaya başladı. Önce çiseleyerek, sonra sağanak hâlinde yağmur yağmaya başladı. Herkes kaplarını doldurdu. Sonra hareket emri gelince oradan ayrıldık. Bir de baktık ki yağmur sadece ordunun bulunduğu yere yağmış. Diğer yerler kupkuru…” Allâh u ekber! Allah u ekber! Ne güzel bir mu’cizeye şahit olmuşlar… Bu mu'cizeyi sadece duymak bile imanımı arttırmaya yetmişti. *Zâdü’l-Mead, 1:156. |
04.09.2009 |