BİR ÂYET, BİR YORUM |
Emredildiği gibi dosdoğru olmak: Sirat-i müstakım - Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI Akıl kuvveti, insana iyilikleri ve kötülükleri birbirinden ayırt etmesi için verilmiştir. Aklın ifrat, yani aşırı mertebesi cerbezedir. Cerbezeli akıllar, hakkı batıl, batılı hak, doğruyu eğri, eğriyi doğru gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya sahip olur. Bu tür insanlar herkesi aldatmaktan başka bir şey düşünmezler. Aklın tefrit mertebesi olan gabavet ise “ahmaklık” demektir. Bu tür insanların maksatları doğru olabilir, ama gittikleri yol yanlıştır. Akıl kuvvetinin vasat, orta mertebesi ise hikmettir. Hikmetten, isabetli görüş, iyi düşünce, kabul edilen fikir, işlerin inceliklerini anlamak, felâketlerin inceliklerini bulmak gibi durumlar ortaya çıkar. Hikmet mertebesini elde eden bir insan, hakkı hak bilir, ona uyar, batılı batıl bilir, ondan kaçınır. İşte “Ya Rabbi, bize sırat-ı müstakîmi hidayet olarak ver” diye duâ ederken, bu üç kuvvetin (kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kuvve-i akliye), iffet, şecaat ve hikmet olan orta mertebelerini Allah’tan istiyoruz. Bununla iyi bir insan, iyi bir anne, iyi bir baba, iyi bir toplum ferdi, iyi bir kul olmak istediğimizi deklare etmiş oluyoruz. Güzel ahlâk sahibi olmak, bu orta yola sahip olmaktır. Peygamberimiz (asm) “Hayru’l-umûri avsatuhâ” buyurmuştur, yani işlerin en hayırlısı orta yolda olandır. Yine Peygamberimiz (asm) “Şeyyebetnî sûrete hud” (Hud Sûresi beni ihtiyarlattı) buyurmuştur. “Niçin ya Resulallah” diye sorulduğunda, “Çünkü, orada ‘Festakim kemâ umirte’ buyurulmaktadır.” Yani “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” Yüce Allah bizlere emrettiği gibi dosdoğru olmayı, son nefesimize kadar “sırat-ı müstakim”de bulunmayı nasib etsin. “Allahümme erine’l-hakka hakkan, farzukna ittibâahu. Ve erine’l-batıla batılan, farzukna içtinâbahu.” Allah’ım! Bize hakkı hak bilip ona ittibâ etmeyi, batılı da batıl bilip ondan kaçınmayı nasip et. Âmin. |
04.09.2009 |