BEDİÜZZAMAN’IN VASIFLARI VE SOSYAL İLİŞKİLERİ |
Şefkat ve merhameti - MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ Said Nursî’nin şefkat ve merhameti fevkalâde engindir. Cenâb-ı Hakk’ın onun fıtratına dercettiği şefkat ve merhamet duygusu, ziyade gelişmiştir. Şefkat dersini annesinden aldığını beyan eder. Hayatını vakfettiği Kur’ân tefsirleri olan Risâle-i Nur Külliyatıyla milyonların imanını kurtarmış olan Said Nursî, insanlığı tehdit eden imansızlık cereyanının meydana getirdiği menfilikler karşısında, şefkati yine ziyade olur. O, Allah’ı tanıtma yolunda insanların imanını kurtarma adına son derece şefkat ve merhametle davranmıştır. Öyle ki, gençliği ve tüm insanlığı tehdit eden inançsızlık canavarına mukabil, insanlara olan şefkat ve merhametini şu sözlerle belirtir: “Karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. Ben o yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!..” |
01.09.2009 |