MİNİ HİKÂYELER |
Beklenenler - NEVİN ALAN Yolda kıvranmaya başlamıştı. “Eyvah gene böbreklerim iş başında” diyerek evinin yokuşunu tırmanmaya başladı. Alelacele ecza dolabını karıştırdı, her zaman yedekte olan iğnesi olurdu. Fakat telaşından ve ızdırabından bulamadı. Aksilik işte, eşi de evde yok. Ne yapmalı… Komşuların ziline dokundu, kulaktan kulağa soruldu. Nihayet aynı rahatsızlıktan muzdarip komşunun iğnesi vardı. İğnesini yapmışlar ve istirahat için yalnız bırakan komşular gitmişlerdi. Bir süre sonra yavruları geldiler, babacıklarının haline bakıp üzüldüler. Sıra evin hanımındaydı, zil çaldı her şeyden habersiz anne ve sevgili eş gelmişti. Aradan üç gün geçmiş. Doktora gidilmiş, tahliller ve sonuçta ilaçlar alınmıştı. İnsan hasta olunca iyice duygusallaşıyordu. Birileri gelse telefonla hatırı sorulsa ne güzel bir sevinç olurdu… Günlerin akışına göre yaşam devam etmişti. Hastamız bekliyordu. Kardeşleri, meslektaşları, komşuları neden hatırını sormuyorlardı. Dünya meşgaleleri ne kadar derin bir bataklığa sebep oluyordu daha önce fark etmemişti. Düşündü, kendisi de ihmalkârdı. Koşuşturmalardan ziyaret ve hatır sorma tohumları ekmemişti ki şimdi biçseydi. Hatasını anladı, kendisine söz verdi artık çevresine daha duyarlı olacaktı. Vakit ikindiye yaklaşmış, dördüncü gün de bitmeye hazırlanıyordu. Zil çaldı, çocuklarla beraber kapıya koşan hanım sevinçliydi. Mutlaka bir ziyaretçidir diye düşünüyorlardı. Karşıdaki komşu elindeki kâğıdı uzatarak: “Buyrun elektrik faturanız geldi”. |
01.09.2009 |